GÜVERCİN KAFESE SIĞMIYOR

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Hüseyin BAŞOĞLAN
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Cevaplar Cevaplar 0
  • Görüntüleme Görüntüleme 3K

Hüseyin BAŞOĞLAN

Moderatör
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
4,880
Tepkime puanı
2
Yaş
38
www.kuscular.org
Ad Soyad
Hüseyin BAŞOĞLAN
Meslek
Yazılım-Tasarım
Şehir
Muğla
İlgi Alanı
Balıklar
GÜVERCİN KAFESE SIĞMIYOR
Alımlı yürüyüşü, kendine has gururlu bakışı ve kanat çırpışıyla daima insanları büyüledi. İnsanlar tarafından hem sevildi hem de değişik amaçlar için kullanıldı. Bugün ise yarışmalarının yapıldığı, ‘meziyetli’ olanlarının 15 bin dolara alıcı bulabildiği bir güvercin sektörü var.
Rivayete göre

Yıldırım Beyazıt’ın orduları Ankara Savaşı’nda sıkışınca, plan gereği savaş alanının dışında bekletilen atlı askerlere hücum emri verilmesi gerekir. Saklı askerlere ulaşmak için düşman kuvvetlerini geçmek şartdır. Ancak bu mümkün değildir. En doğru yol bir posta güvercini ile haber salmaktır. Padişahın emriyle havalanan güvercin tam Timur’un ordusunun üzerinden geçerken, keskin nişancılar farkeder ve atışa başlarlar. Oklarla birlikte yere düşen güvercinin ayağına bağlı savaş planı Tumir’un eline geçer. Destek kuvvetinden yardım alamayan Osmanlı ordusu ise Ankara’da ağır bir yara alır.

Güvercin ile insanın ilişkisi bundan binlerce yıl öncesine dayanıyor. Alımlı yürüyüşü, kendine has gururlu bakışı ve kanat çırpışıyla daima insanları büyüledi, kendisine bağladı. İnsanlar tarafından hem sevildiler hem de değişik amaçlar için kullanıldılar. Postacılık yaptılar, yeri geldiğinde de sırf sahibi istiyor diye havada takla attılar. Çoğu zaman kendi doğasında olan meziyetini bile bir avuç yem karşılığı sattı. Havada uçarken özgür, yere indiğinde kümese kapatılmış bir tutsak. Ama insan ile güvercin aşkı sevgi—menfaat ikileminde hep böyle devam etti, ediyor.

Bazı sözlüklerde güvercin kelimesi, tüylü, uzun mesafe uçan bir kuş, bazılarında ise I. Dünya Savaşı’nda dünyanın her yerinde görülen, barışın sembolü şeklinde tanımlanıyor. Ancak güvercini sadece haberleşme aracı olarak kullanan insanoğlu, II. Dünya Savaşı’ndan sonra bu hayvanın başka meziyetlerinin olduğunu da fark etmeye başladı. Türkiye’de güvercinin keşfi de bu yıllara rastlar. Kırsalda zevk için kafeste yetiştirilen güvercin zamanla kente taşındı. 1970’li yıllara gelindiğinde ise, güvercin meraklılarının sayısında bayağı bir artış oldu. Artık kentteki yüksek binaların çatısına kurulan kümeslerde güvercin yetiştirilmeye başlandı. Yıllar ilerledikçe zevk ile başlayan ilgi yerini bağımlılık derecesinde bir tutkuya bıraktı. Hatta kuşaktan kuşağa geçen iyi bir gelenek oldu güvercin yetiştirmek.

Sevgi gelire dönüştü

Bir zaman sonra güvercinciliği ciddiyete ve profesyonelliğe dökme çabası bir gereksinim olarak kendisini gösterdi. Derken çatılardaki kümesler arttı, özel kümesler kurulmaya başlandı. Kümesler çoğalınca da yetiştiriciler tutkuyla bağlandıkları kuşlarını görücüye çıkarmaya karar verdi. Bunun için her ilde, her ilçede yüzü bulan üyesi ile ‘Güvercin Sevenler Derneği’ adı altında dernekler kuruldu. Şu anda 71 ilde ve bir o kadar ilçede ‘Güvercin Sevenler Derneği’ bulunuyor. Son yıllarda ise, güvercinciliği sadece bu hayvanlara olan sevgisinden dolayı yapanların yanı sıra, bu işi tutkuyla karışık ticarete dönüştürenler de var.

Çoğu şehirde her hafta güvercin pazarı kuruluyor. Zaman zaman Mercedes marka araba fiyatına güvercin satılıyor. İyi yetiştirilmiş, hiç yarışmamış ancak uzun uçabilen bir posta güvercini 10 milyara alıcı bulurken, fazla bir meziyeti olmayan bir başka posta güvercini 250—300 milyon liraya satılabilir. Ancak sözü edilen güvercinlerin ‘yabani’ olarak tabir edilen cami avlularında ya da meydanlardaki kuşlarla hiçbir ilgisi yok. Aynı şekilde türün kendi içindeki cinsleri de önemli. Kelebek türünün mavibaş veya karabaş cinsi düz cinse göre çok daha kıymetli. İyi yetiştirilmiş, dereceler almış bir posta güvercininin 15 bin dolara alıcı bulması mümkün. Peki ortalama 10 yıl ömür süren bir güvercine 15 bin dolar verilir mi? Güvercinden anlayanlar ‘verilir’ diyor. Yarışmalarda dereceler almış bir güvercin kıymetli oluyor, onun soyundan gelen güvercinler ise tekrar eğitilip yarıştırılıyor. Genetik olarak yavru güvercin, soyundan geldiği güvercinden daha iyi uçabiliyor. Bu süreç üç defa tekrarlandıktan sonra ortaya yeni ve çok iyi meziyetleri olan bir cins çıkıyor. Böyle bir cinsi elde eden kişi artık yavrularının tanesini 8 bin dolardan satabilir. Yani 16 ayda 15 bin dolar verip ortalama 30 bin dolar kazanmak mümkün. Yarışmalarda kazanılan paralar da cabası. Ancak bu süper cinsi oluşturmak sanıldığı kadar kolay değil; hastalıklara karşı mücadele, beslenme ve eğitim çok önemli. Zaten bunu ancak sınırlı sayıdaki güvercin yetiştiricisi gerçekleştirebiliyor. Bu konuda Avrupa ülkeleri özellikle Belçika önde gidiyor. Güvercin yetiştiricisi Mustafa Yılmaz, elde edilen iyi bir cinsin altın kadar değerli olduğunu söylüyor: “Başarılı bir cins ortaya koymak çok zor. Büyük masraf gerektiriyor. Türkiye’de az yapılıyor ancak Avrupa ülkelerinde yeni cinsler üretilip, özel isimler veriliyor. Aslında posta güvercinidir ama soylama sonucunda adı değiştirilmiştir. Burada da büyük paralar dönüyor.”
Kaynak: Güvercin Yeri
 
Geri
Üst