GÜVERCİNİN TARİHİ

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan hacker258
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Cevaplar Cevaplar 0
  • Görüntüleme Görüntüleme 2K

hacker258

Üye
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Siteyi ziyaret et
Ad Soyad
hakan bekci
Meslek
yok
İlgi Alanı
IRKLAR
Güvercinin bugün dünyada bilinen 800 ırkı bulunmaktadır. Bu ırklara ait güvercinlerin dış yapıları birbirinden o kadar farklıdır ki, bunları bilmeyenlere gösterip, hepsine güvercin deyip inandırmak oldukça zor. Güvercinler bu yönleriyle olsa gerek, evrim teorisinin mimarı Darwin tarafından, doğal seçilim ilkesini açıkladığı kitabında örnek olarak kullanılmışlar. Yine, güvercinin kitlelerin sevgilisi olmasına yol açan önemli bir özellikleridir, fiziksel görünüşlerindeki bu çeşitlilik. Bir an çocukluğumuza dönelim. Kül Kedisi nin beyaz perdedeki yansımasında, Sindrellanın en yakın arkadaşları, geniş yelpaze kuyrukları, mağrur yürüyüşleriyle tavus güvercinleridir.
Fakat herhalde güvercin denince ilk akla gelen özelliklerinden birisi bu kuşların yuvalarına bağlılıklarıdır. İnsanlar güvercinlerin bu özelliklerinden yararlanmasını da bilmişler, posta güvercinleri yaratmışlar. Romalılar, özellikle savaşlar esnasında haberleşmek için güvercinlerden yararlanmışlar. Bağdat halifelerinin posta güvercinlerine çok değer verdikleri bilinmektedir. Çinde ise, M.Ö. 300 yılında, tüm Çini kapsayan bir posta güvercini ağı kurulmuştu. Posta güvercinleri gerçek görevlerini ikinci Dünya Savaşı sonuna dek sürdürmüşlerdir. Günümüzde ise küçük adamın yarış atı olarak anılmaktadırlar. Birçok ülkede posta güvercini yarışları oldukça ilgi gören, boş zaman faaliyetleri arasındadır. Posta güvercincilerinin, merkezi Belçikada olan Uluslar arası bir federasyonları bulunmaktadır. Bu sevdanın büyüklüğüne örnek olması açısından, söz konusu federasyona üye Alman Posta Güvercini Yetiştiricileri Birliğinin 75.000 aktif üyesi bulunmaktadır. Alman posta güvercini yarışlarının en uzun etabı Barselona etabıdır, yaklaşık 2000 km.
Güvercin, aşk tanrısının kutsal kuşundan sokak güvercinlerine İsviçreli biyoloji Profesörü Daniel Haag Wackernagel tarafından yazılan ve güvercinin kültür tarihi içerisindeki yerini derleyen muazzam bir yapıt. Prof. Haag Wackernagel sokak güvercini sorunu üzerinde çalışan bir bilimci. Sokak güvercini de mi ne Bizim şehirlerimizde özellikle camiler civarında çokça bulunan güvercinler. İstanbul Eminönü Camisinin görüntüsünün bütünleştiği kuşlar.Prof.Haag Wackernagel bu güvercinlerde, insani ve bilimsel yöntemlerle populasyon büyüklüğünü kontrol altında tutmanın yollarını arıyor.
Güvercin ve kültür tarihi dedik de, Nuha suların çekildiğini gagasında getirdiği zeytin dalı ile haber veren, İslam Peygamberinin düşmanlarını aldatan güvercini hepimiz biliriz. Güvercin neredeyse tüm çok tanrılı ve tek tanrılı dinlerde genellikle iyi olarak anılmaktadır. Birçok antik figürde ve duvar resimlerinde güvercin motifine rastlamak mümkündür. Güvercinin günümüzdeki yaygın kültürel değeri ise barış sembolü olarak görülmesidir.
Aşağıdaki Bandırma manisi günümüzde güvercinin en yaygın olarak bilinen özelliğini yansıtmaktadır.
Evlerinin önü bakla,
Güvercinler Atar Takla
İki Gözüm Ahmet Abim,
Kesenin Cebini Yokla
Taklacı güvercinler taklalarını, güvercin taklası oyunundan farklı olarak havada, kanatları ekseninde geriye doğru atarlar. Bunların içerisinde birer birer takla atanlar vardır; ikişer ikişer, daha fazla ve hatta bazıları taklalarını yere kadar peş peşe sıralarlar. Bazıları ise takla atmaktan uçamazlar.
Güvercinler neden takla atarlar Prof. Nicolai evcil güvercinin atası olan yabani güvercinde kaya güvercini, Columba liva bu özelliğin görülmediğini, genlerdeki bir değişim (mutasyon) sonrasında takla atmanın, taklacı güvercinde kur davranışının hipertrofiye, yani abartılmış bir hali olduğunu söyler. Ülkemizde en yaygın olarak yetiştirilen ırk Takla güvercinidir. Bazı yörelerde Mardin olarak da anılır. Kökeni Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesidir. Genellikle paçalı olan bu ırk, tüy rengi bakımından çeşitlilik gösterir. Uçuş ve takla özelliğine gelince, uzun süre istemsiz olarak havada kalır. Kümesinin bulunduğu dama süzülerek gelir, alçalır kondu, konacak dersiniz birden kanatlarını birbirine vurarak ve arada birer takla atarak dimdik yukarıya doğru çıkar. Bu sesli oyun birkaç saat sürebilir.
Bazı Avrupa ırkları var, çok yüksekte, gözün algılayamayacağı yükseklikte uçma özellikleri olan ya da bir gün boyunca aç susuz havada, evinin etrafında daireler çizen ırklar. Bu ırklar, 18. ve 19. yüzyıllarda Güney Asya, özellikle Hindistandan Avrupaya getirilen taklacı güvercinlerin yüksek ya da uzun süreli uçma yönünden seçilen torunları. Ama artık takla atmıyorlar, performanslarının tamamını uçmaya veriyorlar.
Galiba biz Türkler havada akrobasi yapmayan güvercinleri sevmiyoruz. Zira yalnızca uçan güvercinleri, farklı terimlerle de olsa yoz olarak nitelendiriyoruz. Akrobasi deyince örneğin, taklacı güvercinlerin dışında, kümese doğru uçarken yerdeki güvercinlerin kanat çırpmalarını gördüğünde gaga kuyruk ekseninde, pervane gibi hızla dönen bir güvercin ırkı da var. Dönek adı verilen ve Yunanlılar tarafından da sevilen, kökeni Batı Anadoluya dayanan bir ırk. Daha başkaları da var, marifetli ırklar grubunda, Kelebek, Dolapçı, Taklambaç, Trakya Taklacısı gibi.
Güvercin sevgisi kişiyi, insanı sevmeye zorluyor adeta. Tersini de söylemek mümkün, hayvanları seven insanlar diğer insanları da seviyorlar ve doğayı. Kendimden örnek vereyim. Güvercin beni Türkiyenin tüm kentlerine bağlıyor. Tüm Türkiyede insanlar tanıyorum, sevdiğim insanlar tek bağımız, ortaklığımız güvercin. Ülkeleri birbirine bağlıyor dilini bildiğim veya bilmediğim kişilerden mektup, elektronik posta alıyorum. Güvercin dendiğinde kıtaları aşıyor insanlar. Bir gün sabahın dördünde ABDden tanımadığım Yunanlı bir kuşçu telefonla aradı, Dönek güvercini istiyordu. Kuşbaz olmak ne büyük şans!
 
Geri
Üst