GÜVERCİNLER VE PROBİYOTİKLER

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan tanlmslz
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Cevaplar Cevaplar 3
  • Görüntüleme Görüntüleme 5K

tanlmslz

Üye
Katılım
4 May 2011
Mesajlar
171
Tepkime puanı
1
Yaş
43
Siteyi ziyaret et
Ad Soyad
Gökşen açıkkol
Meslek
Kamu çalışanı
Şehir
Antalya
İlgi Alanı
Kediler
GÜVERCİN VE TÜM KANATLI HAYVANLARDA PROBİYOTİKLERİN ÖNEMİ

Kanatlı Hayvan Beslemede Probiyotik Kullanımı

Özet: Son yıllarda, probiyotiklerin kanatlı hayvan beslemede büyütme faktörü olarak
kullanılmasına yönelik çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Bu makalede, probiyotiklerin tanımı,
etki mekanizmaları, özellikleri, kullanılmasında dikkat edilecek hususlar ve kanatlı hayvan
beslemede kullanılma olanakları ele alınmıştır.

Giriş

Yemler, hayvan besleme ve biyoteknoloji alanındaki gelişmelere paralel olarak, verimi
artırmak amacıyla kanatlı karma yemlerinde çeşitli yem katkı maddeleri
kullanılmaktadır. Uzun zamandan beri kanatlı karma yemlerinde büyütme faktörü
olarak kullanılmakta olan antibiyotiklerin, hayvanların sindirim kanalındaki patojen
mikroorganizmaların yanı sıra yararlı mikroorganizmaların da çoğalmalarını
engelledikleri bilinmektedir. Uzun süre kullanılmaları durumunda antibiyotiklere karşı
patojen mikroorganizmalar direnç kazanmakta ve antibiyotiklerin etkilerinde azalmaya
neden olmaktadır. Ayrıca antibiyotiklerin hayvansal ürünlerde kalıntı yapmasından
dolayı insan sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle kullanımında da tereddütler
bulunmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda verim artırıcı antibiyotiklere bir alternatif
olarak probiyotiklerin kullanımı üzerinde durulmaktadır.

Probiyotiğin Tanımı

Probiyotik, bağırsak mikrobiyel dengesini geliştirerek konakçı hayvanda yararlı etkiler
oluşturan ve böylece hayvanların yemden yararlanmalarını artıran, ağız yoluyla veya
yeme katılarak verilen canlı mikrobiyel yem katkı maddesidir.
Ticari probiyotik
preparatları canlı bakteri, mantar, maya ve maya kültürleri ile çeşitli enzimleri içermektedir. Bu preparatlar sadece bir mikroorganizma suşundan oluştuğu gibi 8’e
kadar mikroorganizma suşu da içermektedirler (Fuller,1989;Yalçın ve ark.1996).
Probiyotik üretiminde yaygın olarak kullanılan mikroorganizmalar Lactobacilluslar ve
Streptococcuslardır(Wu,1987;Fuller,1989;Yalçın ve ark.1996). Probiyotik olarak
kullanılan mikroorganizmalar Çizelge 1’de verilmiştir. Probiyotik bakteriler, patojen
bakterilerin aksine gram pozitif ve anaerob olup patojen değillerdirler. Lactobacillus,
Leuconostoc, Pediococcus, Streptococcus türü bakteriler laktik asit üretmektedirler.
Ayrıca Lactobacillus bakteriler mide pH’sına en fazla dayanıklı olan ve sindirim
kanalından geçiş esnasında canlılıklarını koruyabilen bakterilerdir.

Çizelge 1. Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar
Bakteriler
Bacillus coagulans
Lactobacillus casei
Bacillus lentus
Lactobacillus fermentum
Bacillus lincheniformis
Lactobacillus lactis
Bacillus pumilis
Lactobacillus plantarum
Bacillus subtilis
Pediococcus cerevisiae
Bacteroides amyplophilus
Pediococcus pentosaceus
Bacteroides capillosus
Streptococcus faecium
Bacteroides ruminocola
Streptococcus intermedius
Bacteroides suis Streptococcus lactis
Bifidobacterium animalis
Bifidobacterium bifidum
Clostridium butyricum
Lactobacillus acidophilus
Lactobacillus brecis
Lactobacillus bulgaricus
Mantarlar
Aspergillus niger
Aspergillus oryzae
MayalarSaccharomyces cerevisiae
Torulopsis candida

Probiyotiklerin Etki Mekanizmaları
Kanatlı hayvanların normal bağırsak florası geniş bir bakteri populasyonu ihtiva
etmekte ve bu bakteriler bağırsağa yerleşip çoğalmaktadırlar. Probiyotik bakterilerde
bağırsak epitel hücrelerine implante olarak çoğalırlar ve sindirim kanalından absorbe
olmazlar. Bu sayede bağırsakların doğal konakçısı olmayan, bağırsak epitel hücrelerine
yapışarak kolonize olan ve atılmaya karşı direnç gösteren, hastalık yapan patojen bakterilerin bağırsak yüzeyinde implante olmalarını ve çoğalmalarını
engellemektedirler (Bahadıroğlu,1997). Ancak probiyotiklerin büyütme faktörü olarak
bu etkilerini gösterebilmeleri için normal mide pH’sına karşı dayanıklı olmaları ve
mideden bağırsağa geçişleri süresince canlı kalmaları gerekmektedir (Gilliland,1984).
Lactobacillus’ların genellikle normal mide pH’sına dayanıklı oldukları bildirilmektedir
(Kumprecht,1990).
Kanatlı karma yemlerinde probiyotiklerin kullanılması halinde hayvanlarda canlı ağırlık
kazancının artması,yemden yararlanmanın iyileşmesi,mide-bağırsak rahatsızlıklarının
azalmasına rağmen etki şekilleri tam olarak bilinmemektedir (Lyons,1987; Wu,1987;
Fuller,1989). Etki şekilleri probiyotik mikroorganizmaya ve suşuna, hayvana verilen
miktarına, hayvanın türüne, hayvanda stres yaratan bir durumun bulunup
bulunmamasına göre değişmektedir.
Probiyotikler bağırsak lumenindeki villuslara patojen bakterilerden daha erken ulaşarak
bu patojenlerin sindirim kanalında barınmalarını önlemektedir(Bahadıroğlu,1997).
Probiyotikler, ürettikleri laktik asit, asetik asetik asit vb. organik asitler ile bağırsağın
pH’sını düşürerek(pH’ı 4-4.5’un altına) nötr veya bazik pH’da yaşayan patojen
mikroorganizmaların gelişmelerini engellemektedir.Hayvanın
sindirim sistemi hücreleri tarafından üretilen enzimler ile simbiyotik olarak çalışan
selülaz, ksilanaz, lipaz, proteaz, β-glukanaz ve amilaz gibi enzimleri üreterek özellikle
sindirim sistemi tam olarak gelişmemiş genç hayvanlarda besin maddelerinin
sindirimine yardımcı olmaktadır (Vanbelle et al.1990). Bu mikroorganizmalar B grubu
vitaminleri (Niasin, Biotin, Piridoksin, FolikAsit, PantotenikAsit) sentezleyerek
sindirime katkıda bulunmaktadır (Hooper,1990).
Lactobacillus’lar E.coli’ye karşı anti-E.coli faktörü salgılayarak E.coli’nin toksik amin
sentezini engellerler (Nemeskery, 1983; Jones et al., 1987; Lyons, 1987). Probiyotik
bakteriler, toksik amin ve amonyak üreten patojen mikroorganizmaların çoğalmasını
önlemek suretiyle, bağırsakta bu toksik maddelerin birikimini engellemektedir.
Lactobacillus’lar, acidolin, acidophin, diplococcin ve lactocidin gibi maddelerle birlikte
hidrojen peroksit üreterek diğer patojenik mikroorganizmalara karşı antibakteriyel etki
yapmaktadırlar (Alp ve ark.1993). Probiyotikler sindirim sistemindeki antikor
seviyesini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirmektedirler (Fuller,1989;
Vanbelle,1990; Teller,1991).
Probiyotiklerin bağırsak epitel hücrelerinde kolonize olarak çoğalmaları oksidasyonredüksiyon
potansiyelini düşürerek, aerobik patojen mikroorganizmaların oksijenden
yararlanmalarını engelleyerek gelişmelerini inhibe etmektedirler (Yalçın ve ark.1996).
Ayrıca L.acidophilus, bağırsaklarda kolesterolün emilimini etkileyerek serum kolesterol
düzeyini düşürmektedir (Kim,1988). Probiyotikler bağırsak yangılanmasının
önlenmesinde ve kanser tedavisinde de önemli rol oynamaktadır (Shahani,1980;
Kim,1988; Fuller,1989).
Antibiyotiklerin sürekli olarak kullanılmaları, birçok antibiyotiğe karşı dirençli bakteri
suşlarının oluşmasına yol açmakla beraber bağırsak florasının tahrip olması nedeniyle
de iyileşme gecikmektedir. Antibiyotiklerin bu sakıncalarına karşın probiyotikler, ilk
etapta hastalıkları önleyerek bağırsak florasının normale dönmesini hızlandırıp,
hayvanın kendini toparlamasını ve yemden yararlanmayı artırarak sağlıklı gelişmesini
sağlamaktadır. Ayrıca probiyotiklerin sindirim kanalından absorbe olmamalarından
dolayı, antibiyotikler gibi dokularda kalıntı bırakmamaktadırlar.

Probiyotiklerin Sahip Olması Gereken Özellikler

Probiyotik mikroorganizmaların bu olumlu etkilerini gösterebilmeleri için aşağıdaki
özellikleri taşımaları gerekir(Yalçın ve ark.1996);
• Bağırsak lümeninde yeterli miktarda bulunmalıdır.
• Patojenik veya toksik olmamalıdırlar.
• Mideden geçerken midedeki düşük pH’dan ( asidik ortamdan), bağırsaklardaki
safradan ve lizozom enzimlerinden etkilenmeksizin canlılıklarını koruyarak, hızlı
bir şekilde çoğalmaları gerekir.
• Yemin depolanması ve yem üretimindeki teknolojik işlemler esnasında canlı
kalmaları gerekmektedir.
• Yemin yapısındaki besin maddelerine ve diğer yem katkı maddelerine karşı
stabilitelerinin yüksek olması gerekmektedir.
• Erken dönemde uygulanmalıdırlar.
• Özellikle probiyotik mikroorganizmaların in vivo ve in vitro üretimleri kolay
olmalıdır.

Probiyotiklerin Kullanılmasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Probiyotik mikroorganizmaların ortam koşullarına duyarlı olmalarından dolayı,
depolanma koşullarına, yem işleme tekniklerine, karma yeme katılan yem katkı
maddeleri ile etkileşimine, kullanılan taşıyıcının özelliğine ve ortamın pH’sına dikkat
edilmelidir.
Ticari probiyotik preparatları toz, granül, pelet, sıvı süspansiyon,kapsül gibi değişk
şekillerde hazırlanmaktadır. Üretilen mikroorganizmalar dondurma tekniğine uygun
olarak kurutulduğunda canlılıklarını uzun süre muhafaza edebilmektedirler.
Probiyotik preparatların 22-250C’de ve kuru yerde depolanmaları gerekmektedir.
Depolama sıcaklığı 300C’nin üzerine çıktığında bakteriler canlılıklarını
kaybetmektedirler (Jones ve Thomas,1987). Probiyotiklerin her ne kadar nem içeriği
düşük karma yemlerde sayıları zamanla azalsa da bu tip karma yemlerde daha uzun süre
canlı kaldıklarından, probiyotik katılan yemlerin kuru ve serin yerde uygun bir şekilde
depolanmaları gerekir (Yalçın ve ark.1996).

Yem işleme teknikleri (buharla peletleme ve ekstrüzyon işlemleri) esnasında
probiyotikler canlılıklarını büyük oranda kaybetmektedirler. Bu nedenle yem
fabrikalarında peletleme sırasında yemlere probiyotik katılırken neme, sıcaklığa ve
basınca dikkat edilmelidir. Özellikle Fe ve Cu iyonları başta olmak üzere mineral
premiksleri,yüksek yoğunluktaki vitamin premiksleri (özellikle K vitamini), antifungal
ve antioksidan gibi yem katkı maddeleri de probiyotikler için zararlı etkide
bulunabilmektedirler (Vanbelle,1990).
Probiyotik ve antibiyotiklerin karma yeme birlikte katılması mümkün olmakla beraber
kullanılan mikroorganizmanın türüne ve birlikte verildiği antibiyotiğe karşı dirençli
olmasına dikkat edilmelidir.

Kanatlı Hayvanların Probiyotikleri Değerlendirme Olanakları

Probiyotiklerin kanatlı hayvanların beslenmesinde büyütme faktörü olarak
kullanılmalarına yönelik 1970 yılından beri yapılan araştırmalarda kanatlılarda canlı
ağırlık artışı, yemden yararlanma, yumurta verimi ve sağlığa ilişkin pek çok olumlu ve
olumsuz sonuç elde edilmiştir. Daha ziyade stres koşullarının söz konusu olduğu
ortamlarda olumlu neticeler elde edilmiştir.
Tortuero (1973) broyler rasyonlarında probiyotik (Lactobacillus acidophilus) ve
antibiyotiğin (Zinc Bacitracin) birlikte ve ayrı ayrı kullanılmalarının besi performansına
etkisini incelemek amacıyla yaptığı çalışmasında, probiyotik ve antibiyotiğin birlikte
verildiği gruplarda diğer gruplara nazaran canlı ağırlık kazancında artış ve yemden
yararlanmada iyileşmenin olduğunu saptamıştır. Ayrıca probiyotik ve antibiyotiklerin
ayrı ayrı kullanılmaları durumunda da benzer sonuçların elde edildiğini tespit etmiştir.
Dilworth ve Day (1978) broyler karma yemlerine değişik düzeylerde probiyotik
ilavesinin etkilerini incelemek amacıyla yaptıkları çalışmalarında, rasyona probiyotik
ilavesinin büyümede ve yemden yararlanmada istatistiksel olarak önemli bir iyileşmeye
yol açtığını saptamışlardır.
Fethiere et al. (1987) probiyotiklerin(probios) antibiyotiklerle beraber kullanılmasının
broylerlerde ince bağırsak ağırlığını azalttığını ancak probiyotiğin tek başına
kullanılmasının ince bağırsak ağırlığını etkilemediğini bildirmişlerdir.
Alp ve ark.(1993) yılında yaptıkları bir çalışmada, broyler karma yemlerine Lactiferm-
L5’in tek başına ve çeşitli antibiyotiklerle (Avoparcin, Virginiamicin, Zinc Bacitracin)
birlikte ilavesinin canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma, karkas randımanı, karın yağı,
ince bağırsak ağırlığı ve serum kolesterol düzeyi üzerine herhangi bir etki yapmadığını
tespit etmişlerdir.
Kahraman ve ark.(1996) yaptıkları araştırma sonuçlarına göre NaHCO3’ın broyler
rasyonlarında tek başına kullanılmasının performans üzerine olumlu etki yaptığını,
ancak probiyotikle (Fastrack) birlikte kullanılmalarının bu olumlu etkiyi ortadan
kaldırdığını saptamışlardır.
Crawford (1979) yumurta tavukları üzerinde yaptığı çalışmasında, probiyotik içeren
karma yemlerle beslenen tavuklarda toplam yumurta üretim düzeylerinin kontrol
grubundakilere nazaran %2.67 daha fazla olduğunu, yemden yararlanmada ise %0.06
düzeyinde bir iyileşmenin sağlandığını bildirmiştir.
Abdulrahim (1996) yumurta tavuğu rasyonlarında probiyotik (L.acidophilus) ve
antibiyotiğin(Zinc Bacitracin) yalnız başına ve birlikte kullanılmalarının yumurta
verimi, yemden yararlanma, yumurta sarısının ve plazmanın kolesterol içeriği üzerine
etkisini incelediği çalışmasında, probiyotiğin tek başına kullanılmasının yumurta
verimini, yemden yararlanmayı iyileştirdiğini ve yumurta sarısının kolesterol içeriğini
azalttığını, ancak Zinc Bacitracinin aynı etkiyi yapmadığını saptamıştır. Ayrıca
L.acidophilus ve Zinc Bacitracinin birlikte kullanılmaları durumunda bu olumlu
etkilerin görülmediğini bildirmiştir.
Francis et al. (1978) hindi palazı rasyonlarına probiyotik (L.acidophilus) ve
antibiyotiğin (Zinc Bacitracin) birlikte ve tek başına ilavesinin etkilerini inceledikleri
çalışmalarında, tek başına verilmeleri durumunda canlı ağırlıkta ve yemden
yararlanmada iyileşmeye yol açtığını, ancak her iki yem katkı maddesinin beraber
kullanılmaları halinde büyümede sağlanan iyileşmenin yalnız başına kullanılmaları
durumunda elde edilen iyileşme kadar olmadığını bildirmişlerdir.
Damron et al.(1981) hindi palazı rasyonlarına probiyotik ilavesinin yumurta verimini,
günlük yem tüketimini, canlı ağırlık artışını, fertiliteyi ve kuluçka randımanını
etkilemediğini saptamışlardır.
Miles et al.(1981b,c) damızlık bıldırcın rasyonlarına iki farklı düzeyde probiyotik
(L.acidophilus) ilave etmek suretiyle yaptıkları çalışmalarında, probiyotik içeren
yemlerle beslenen bıldırcınlarla kontrol grubundaki bıldırcınlar arasında yumurta
üretimi, yem tüketimi, üreme, kuluçka randımanı ve ölüm oranları arasında önemli bir
farklılığın bulunmadığını saptamışlardır.

SONUÇ

Kanatlı karma yemlerinde probiyotik kullanımıyla ilgili pek çok çalışma yapılmış
olmasına ve özellikle strese sebep olan durumlarda önemli derecede etkili olduklarının
saptanmış olmasına karşın optimum koşullarda olumlu etkilerinin olup olmadığı
konusunda da çeşitli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Probiyotiklerin kanatlı
hayvan beslemede büyütme faktörü olarak etkin bir şekilde kullanılabilmesi için,
probiyotiklerin üretiminden karma yemde kullanımına kadar olan her aşamada pek çok
unsura dikkat edilmelidir. Ayrıca probiyotiklerin yeme katılması ve depolanması
esnasında uzun süre canlılıklarını koruyabilmelerinin sağlanması ve diğer yem katkı
maddeleri ile birlikte kullanılma olanaklarının araştırılması ve bu araştırma sonuçlarının
pratiğe aktarılması gerekmektedir.

ALINTIDIR.
Sadece bazı yerlerdeki çeviriler bana aittir.
Saygılarımla
 
Bilmiyorum işinize yararmı ama ben bu konuyu sağlık , üreme ve yumurta kalitesi olarak çok faydalı buluyorum ve uyguluyorum.Umarım herkezin işine yarar.Yazı tavuklar üzerinedir ama siz güvercinle alakalı kısımları dikkate alarak sonuç elde edebilirsiniz.
Saygılarımla
 
DI-A-ZYME 256 :tamam:
 
Geri
Üst