Web Analytics

Türkiye'nin En Kaliteli Hayvansever Platformu!

Temiz arayüz, yenilikçi bakış açısı ve stabil bir duruş. Türkiye'nin ilk ve tek marka tescilli hayvanseverler platformu "Hayvanlar.com.tr"
Sevimli dostlarımız hakkında her tür bilgiye rahatça erişip sorunuzu sorabileceğiniz tek platform.

Güvercinlerde Dış Parazitler

Tweety

Moderatör
Katılım
6 Ağu 2021
Mesajlar
8,000
Aldığı Beğeni
1
Yaş
38
Konum
Alaska
Minik Dostum
  1. Kuş
Genel Bilgiler
Güvercinlerde rastlanan parazitleri kabaca iç parazitler ve dış parazitler olmak üzere iki ana grupta ele alabiliriz. İç parazitler, daha çok kuşların bağırsaklarında bulunan bazen de akciğerlerine yerleşen parazitsel canlılardan meydana gelmektedir. Bu araştırmanın konusunu oluşturan dış parazitler ise, güvercinin vücudunun tamamen dışında , tüyleri, telekleri arasında yaşayan canlıları konu almaktadır. Güvercinler üzerinde en çok rastlanan dış parazitlerin başında bit, atsineği, pire ve kene gelmektedir.

A) BİT
Güvercinlerde Dış Parazitler (Bit)Bit adı altında sınıflanan 3500'e yakın böcek türü bulunmaktadır. Hayvan bitleri sınıflamada Phthiraptera takımı içinde ele alınmaktadır. Ortak özellikleri asalak bir yaşam sürdürmek olan bu canlılar, üzerinde bulundukları canlıya hayli zarar verebilmekte ve çeşitli hastalıklara ortam hazırlamaktadırlar.
Uzunlukları genellikle 1 - 2 mm arasında değişen yassı vücutlu, kanatsız, genellikle kirli beyaz, sarı, kahverengi ve siyah tonlarında olabilen bu canlıların vücutları, baş göğüs ve karın olmak üzere üç ana bölümden meydana gelmektedir.

Gözler, duyargalar ve ağız baş bölümünde yer alır. Gözler bu canlılarda bir hayli körelmiş durumdadır. Sadece karanlık ve aydınlığı ayırt edebilecek bir yapısı vardır. Göğüs bölümü küçüktür. Göğüs bölümünde bulunan ayaklar üç çifttir ve vücudun iki tarafında bulunurlar. Ayakların sonları tırnak veya çengelle sonlanır. Bu kısımlar asalağın üzerinde yaşadığı canlıya sıkıca yapışmasına yarar. Yassı ve saydam bir görünüme sahip olan karın bölümü, 8 ya da 10 halkadan oluşmaktadır. Bütün vücut genellikle sert bir kitin tabakası ile kaplıdır. Bu tabaka sayesinde kuşların gaga darbelerinden fazla etkilenmezler.
Bitler, ağız yapılarına göre iki büyük alt takıma ayrılarak incelenirler. Bunların ilki. Mallophaga adı verilen “Isırıcı Bitler”dir. Kuşlarda görülen bit türleri, bu takımın alt bireylerinden meydana gelmektedir. Bu tür bitler, telek, tüy ve derinin yumuşak kısımları ile bazen de kan ve doku sıvıları ile beslenirler. İkinci grup bitler, Anoplura adı verilen “Emici Bitler”dir. Bu tür sadece memeli hayvanlarda ve insanda asalak olarak bulunur. Bu tür bitler yalnız kan emerek yaşarlar.

GÜVERCİN BİTİ
Mallophaga adı verilen ısırıcı bitler takımının Menoponidae ve Philopteridae familyasına bağlı bazı bit türleri güvercinlerde de asalak olarak bulunurlar. Güvercinler üzerinde bulunan tüm bit çeşitlerini ben bu yazı kapsamında kabaca “güvercin biti” olarak adlandıracağım.
Burada önemle belirtmek istediğim bir nokta, güvercinler üzerinde bulunan bit türlerinin hiç birinin insana bulaşmayacağıdır. 3500 kadar çeşidi bulunan bit, üzerinde yaşadığı canlıya göre özelleşmiş bir yapı gösterir. Hatta aynı canlı üzerinde canlının farklı bölgelerine özelleşmiş bit türleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla güvercin üzerinde yaşayan bir bit çeşidini insanın üzerine taşırsanız bu bit insanın üzerinde yaşayamaz ve ölür. Çünkü güvercin bitlerinin tümü tüy ve telek yiyebilecek bir çene yapısına sahiptirler. İnsanda görülen bit türleri sadece kan emerek yaşayabilen Anoplura takımına ait alt türlerdir.

Kuşların çoğunda vücudun değişik bölgelerinde yaşamaya uyum sağlamış en az 4 ya da 5 tür bit aynı anda asalak olarak yaşamını sürdürebilir. Güvercinler üzerinde yaşadığı saptanmış bit türleri şunlardır.

GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN BİT TÜRLERİ
1) Menopon gallinae: Menoponidae ailesindendir. Antenleri 4 parçalı ve uzundur. Gövde iki parçalı bir görünümdedir. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşır. Tavuk biti ya da kırmızı bit adı ile bilinen bu bit türü, daha çok tavukların üzerinde bulunmaktadır. Sarımsı bir rengi vardır. Üzerinde kırmızı benekler bulunduğu için “kırmızı bit” adı ile de anılır. Bu bit türü tavukların yanı sıra nadiren güvercinler ve kanaryalar üzerinde de görülmektedir. Tüy ve telek yiyerek yaşar.

2) Goniocetes piageti: Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5 parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır.

3) Goniocetes compar: Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5 parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır.

4) Columbicola columbae: Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5 parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır. Diğer güvercin bitlerine göre daha uzunumsu bir yapısı vardır.

Güvercinlerde görülen bu bit türleri daha çok mevsimlik bir şekilde ortaya çıkarlar. Kış aylarında güvercinler üzerinde nadiren bite rastlanır. Ancak havaların ısınması ile birlikte aniden bütün kuşlarımıza yayıldıklarını görüp şaşırabiliriz. Güvercin bitlerinin üremesi için yaz mevsimi ideal koşulları sağlar. Tüy değişim dönemleri ise bitlenmenin en yaygın dönemlerini oluşturur. Bu dönemler bit açısından bol besin vardır. Uzun süre üzerinde bit barındırmış güvercinlerin özellikle kuyruk ve kanat teleklerinde bitlerin yemesi sonucu oluşmuş delikler ve belirgin zedelenmeler gözlenebilir.
Bit üzerinde yaşadığı güvercini hemen hemen hiç değiştirmez. Hatta güvercinin bir nedenle ölmesi halinde üzerinde yaşayan bitlerde sonradan ölürler. Ancak güvercinler arası kavgalar, çiftleşme, ortak beslenme ve sürtünme gibi yakın temas durumlarında bit diğer kuşa geçebilir. Aslında salmamızda bir kuş bitlendiyse ve biz onu hemen tespit edip ayırarak tedavi yoluna gitmemişsek büyük bir ihtimalle bit, salmamızdaki tüm kuşlara kısa zamanda yayılacaktır.

ÜREMESİ
GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN BİT TÜRLERİKuşlarda görülen bit çeşitlerinin hepsi, yumurtadan erişkin hale gelinceye kadar olan tüm yaşam evrelerini asalak olarak yaşadığı kuşun üzerinde geçirir. Erkek bite göre biraz daha büyük olan dişi bit, sirke adı verilen yumurtalarını tek tek yada topaklar halinde üzerinde yaşadığı kuşun tüyleri üzerine yapıştırır. Oval yapıda olan yumurtaların bırakılma yerleri türlere göre farklı olabilir. Bırakılan yumurta sayısı oldukça fazladır. Tek bir dişi bit bir seferde 20 kadar yumurta bırakır. Yumurtaların döllenmeden canlı kalma süreleri birkaç gün kadardır. Koşullar elverişli ise üreme hızı çok yüksektir. Yumurtalar (sirke) bir- iki hafta içinde çatlar ve bazı evrelerden geçerek erişkin biçime ulaşır. Yumurtaların erişkin biçime gelme süresi ortama, çevre sıcaklığına ve bit türüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu süre ortalama, 30 – 45 gün arasındadır.
Kuşlarda son derece yaygın olarak görülen bitlenme genellikle kuşa ölümcül bir zarar vermez. Ancak bitlenme aşırı boyutlara ulaştığında kuşlar bu asalaklardan çok rahatsız olurlar ve sürekli kaşınmaya başlarlar. Gagaları ile kendilerini temizlemeye uğraşırlar ancak bitlerle baş edemezler ve strese girerler. Bu temizlenme sırasında gagaları ile kendilerine ufak yaralar açabilirler. Bu yaralar çeşitli hastalıkların bulaşmasına ortam hazırlar. Ayrıca oluşan stres, kuşun güç kaybetmesine ve gene bir çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlar. Bit, bir kez bir kuşumuzda görüldüğünde salmamızda bulunan diğer kuşlarımıza da hızla bulaşabilir. Bu aynı zamanda bazı hastalıkların sağlam diğer kuşlara bulaştırılma riskini de artırmaktadır. Güvercinlerde görülen bitler, kuşlarda kilo kaybına neden olarak da hastalık riskini artırıcı etki yapmaktadırlar.

B) ATSİNEĞİ
Bazı kuşçular tarafından kan emici özelliği nedeni ile “kene” olarak da adlandırılan bu parazit, aslında kene grubuna dahil değildir. Çiftkanatlılar (diptera) takımının bir üyesi olan atsineği, bu takımın Hippoboscidae ailesindendir. Bu ailenin üyeleri Asya ve Afrika kıtaları üzerinde yaygın olarak bulunmaktadır.
Bütün çiftkanatlılarda olduğu gibi, atsineği de iki kanatlı ve üç ayaklıdır. Uçucu bir böcek olan atsineğinin iri petek gözleri başının üzerinde yer alır. Ağız yapısı kan emmeye ve delmeye uygun bir şekilde gelişmiştir. Kan emmek için kuvvetli ve gelişmiş bir hortuma sahiptir. Bu hortum istenildiğinde kafanın içine çekilebilmektedir. Hortum hafice döndürülerek üzerinde yaşanan hayvanın içine doğru sokulur. Kan emme süresi ve sıklığı türlere göre değişir.

Uzunluğu 7- 10 mm kadar olan bu asalak, yassı bir vücut yapısına sahiptir. Tıknaz gövdeli ve küt kanatlı olan atsineğinin vücudu sert bir kitin tabakası ile kaplıdır bu nedenle karasinek gibi ezilerek kolayca öldürülemez. Kuşların üzerine yaşayanları bu kitin tabakası sayesinde gaga darbelerinden kurtulurlar.
Çiftkanatlıların çoğu gibi atsineği de hastalık taşıyıcıdır. Bir canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok hastalığı da beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox, Pramyxovirosis, Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında atsinekleri bir etken olabilir. Atsineği, üzerinde bulunduğu güvercinin tüylerinin az olduğu koltuk altı ya da sık uçurulan kuşlarda görülen kanat çırpma sonucu oluşan kanat başlarındaki ufak yaralar gibi yerlerden kuşun kanını emerek onu fena halde rahatsız eder. Üzerinde atsineği bulunan kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan aşırı stres sonucu halsiz ve güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak için fırsat kollayan çeşitli hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.
Atsineği adından da anlaşılacağı üzere sıcak kanlı hayvanların özellikle de at ve sığır gibi memelilerin bir asalağıdır. Bu tür hayvanların bacak arası, karın ve kuyruk altı gibi daha tüysüz bölgelerine yerleşip kan emerek yaşamını sürdürür. Aslında bu şekilde asalak yaşayan atsineği genellikle dişidir. Çünkü dişiler yumurtalarını geliştirebilmek için kandaki proteinlere gereksinim duyarlar. Atsineği bazen çok nadir olarak insanlarda bile görülebilir. Güvercinlerde ise oldukça yaygındır. Güvercinde ve insanda görülen tür, Hippobosca equina adı verilen aynı türdür.

HIPPOBOSCA EQUINA
Atsinekleri üzerinde yaşadıkları canlıya göre değişik türler altında toplanmışlardır. Güvercinler üzerinde görülen atsineği, Hippobosca equina adı verilen bir türdür. Bu tür güvercinlerle birlikte yaklaşık 15 kadar canlıda da görülmektedir. Bu türün kan emme süresi 15 ile 40 dakika arasındadır. Kan emme sıklığı ise günde 5-6 defadır. İyi bir uçucu değildir. Kanatları kısmen körelmiştir. Genellikle üzerinde yaşadığı canlıyı değiştirmeme eğilimindedir. Bu nedenle kanata fazla gereksinim duymaz.
Hayatları tamamen üzerinde yaşadıkları canlıya bağlı olarak gelişir. Güvercinlerde görülen bu tür sadece kan emerek yaşamını sürdürür.

ÜREMESİ
Güvercinlerde Dış Parazitler (Atsineği)Yavrularını pup olarak doğuran Hippobosca equina türünde yavrular, ana karnı içinde pup olarak gelişirler. Dişi atsineğinin üreme organı genişleyerek bu duruma uygun bir şekil kazanmıştır. Pup olarak gelişimini tamamlayanlar bu şekilde doğurulur. Atsinekleri puplarını kokmuş etler, hayvan gübreleri ve üzerinde yaşadıkları canlının açık yaraları gibi yerlere bırakır.
Yumurta bırakmak için nemli yerler tercih edilir. Yumurtalardan yeni sineklerin ortaya çıkışı yaklaşık 1 aylık bir sürecin sonunda olur. Özellikle yabani güvercinlerin toplu halde yaşadıkları çatı araları, havalandırma boşlukları gibi yerler atsineği için iyi bir beslenme ve üreme mekanı oluşturmaktadır. Puptan çıkan ve ergin hale gelmiş yeni yavrular, üzerinde konaklayacakları bir canlı aramak için harekete geçerler. Yavruların eşeysel olgunluğa erişmeleri 1 ay kadar sürer. Bırakılan yumurta sayısı ve yaşam uzunlukları konularındaki gözlemler çok farklıdır.

C) PİRE
Siphonaptera takımını oluşturan uzunlukları 1 – 10 mm arasında değişen kanatsız bir parazit olan pirenin 1600 kadar türü bulunmaktadır. Dünya üzerinde geniş bir yayılımı olan bu böceklerin ortak özelliği, kuşlar ve memeliler üzerinde asalak olarak yaşamaları ve kan emerek hayatlarını devam ettirebilmeleridir.
Vücut yapılarında dikkati ilk çeken özellik, vücudun yandan basılmışçasına yassı bir şekilde olmasıdır. Bu yapıları ile böceklerin tarzından önemli bir sapmaya sahiptirler. Ancak bu yapıları onların parazitsel yaşama iyi bir şekilde adapte olduklarını göstermektedir. Böylelikle tüyler ve telekler arasında kolayca hareket edebilmektedirler. Baş, gövde ve ayaklar gibi vücudu oluşturan ana bölümler arasında derin yarıklar yoktur. Vücut bütünlüklü (kompakt) bir yapıdadır. Tüm vücut çıkıntıları minimuma inmiş haldedir. Hatta antenler bile bir yarık içine alınarak harekete engel olmaları önlenmiştir. Pirenin üzerinde bulunan bütün kıl ve taraklar geriye doğru yatıktır. Bütün bu vücutsal özellikleri pirenin evrimsel anlamda parazit yaşamı için ideal bir tipe sahip olduğunu göstermektedir.
Pirenin diğer önemli bir yeteneği ise sıçrama kabiliyetidir. Kuvvetli ve çok gelişmiş bacak kasları sayesinde pireler 30 cm yüksekliğe ve 50 cm uzaklığa kadar sıçrayabilirler. Sıçrama sırasında kazandıkları ivme yerçekiminin 200 kez aşan bir değere ulaşmaktadır. Bu nitelikleri sayesinde kolayca kaçabilme ve izini kaybettirme özelliğine sahiptirler. Pirelerin sıçrama kapasiteleri pirenin türüne ve üzerinde bulunduğu canlının türüne göre değişiklik göstermektedir. Kuşlar üzerinde bulunan pireler genellikle fazla sıçrayan tipler değildir.
Renkleri genel olarak sarının tonları bazen kahverengi ve siyah olabilen pirenin üzeri parlak ve kaygan bir kitin tabakası ile kaplıdır. Ağız parçaları diğer kan emenlerde olduğu gibi aşağı-geriye doğru yönelmiş, delici ve emici bir hortum şeklindedir. Bir pirenin kan emme seansı 3,5 saat kadar sürebilmektedir. Rahatsız edildiklerinde emme işlemine ara verip başka bir yerden emmeyi sürdürürler. Böylece bir pire bir çok delik açabilmektedir. Olanak bulurlarsa günde en az bir kere kan emerler. Kan emmeksizin uzun süre yaşayabilirler. Bu süre bazı türlerde 1 yıl kadardır. Düşük sıcaklıklar ve yüksek nem oranlarında açlığa dayanma süreleri daha da uzundur. Ortalama ömürleri 3-4 ay kadardır. Aç ve düşük sıcaklıklarda bu süre çok daha fazladır.
Üzerinde yaşadıkları canlıya (konukçu) olan bağımlılıkları türlere göre değişiklik gösterir. Bazı türler ancak konukçu öldükten sonra onu terk eder. Bir kısmı konukçuya özelleşmiş olmakla birlikte bir kısmı konukçu seçimi yapmaz. Kuşlarda görülen pireler daha çok kuşlara özgüdür. Bu türler nadiren memeli hayvanlarda görülür. Aynı şekilde memeli hayvanlarda görülen pire türlerine de nadiren kuşlar üzerinde rastlanır.
Pire, üzerinde yaşadığı canlıda derin tahrişler ve şiddetli kaşıntılara neden olur. Açtığı ufak yaralar kaşıma ve kuşlarda gagalama gibi etkiler sonucu daha derin hale gelerek her türlü hastalığın bulaşması için uygun bir ortam yaratır. Yoğun şekilde pirelenen hayvanlar ciddi kan kaybına uğrayıp halsiz ve güçsüz düşerler. Ancak pirenin asıl tehlikeli yanı hastalık taşıyıcı olmasıdır. Bu hastalıkların başında veba gelir. Ortaçağda yaşanmış ve bir çok insanın ölümüne neden olmuş olan veba salgınlarında fare ve insanlarda ortak olarak bulunan bir pire türü taşıyıcı rol oynamıştır. Vebanın dışında tifüs, ve bazı bağırsak şeritlerinin taşınmasında pireler rol oynamaktadır. Kuşlarda ise Salmonella bakterisinin taşınmasında ve hastalığın yayılmasında pireler etkendir.

GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN PİRE TÜRLERİ
1) Ceratophyllus gallinae: Kuş piresi ya da tavuk piresi adı ile bilinen bu pire, kuşlara özgüdür. Kan emerek yaşar. Vücutları uzuncadır. Erginlerin yanaklarında tarak bulunmaz. Renkleri normal pireye göre biraz daha koyudur. Güvercinlerin yanı sıra birçok yabani kuş da görülürler.

2) Ceratophyllus columbae: Güvercin piresi olarak adlandırılan bu pireye daha çok güvercinlerde rastlanır. Vücutları uzuncadır. Erginlerin yanaklarında tarak bulunmaz. Renkleri normal pireye göre biraz daha koyudur.

Güvercinlerde pire çok yaygın değildir. Ya da farklı bir söyleyişle bit ve atsineğine oranla daha az görülür. Pire de çoğu asalak gibi hastalık taşıyıcıdır. Bir canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok hastalığı da beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox, Pramyxovirosis, Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında pire bir etken olabilir. Özellikle Salmonella hastalığını bulaştırdığı bilinmektedir. Pire güvercinin kanını emerek onu fena halde rahatsız eder. Üzerinde pire bulunan kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan aşırı stres sonucu halsiz ve güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak için fırsat kollayan çeşitli hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.

ÜREMESİ
Dişi pirenin yumurta geliştirebilmesi için mutlaka kan emmesi gerekmektedir. Normal olarak pireler kan emdikten birkaç gün sonra yumurta bırakırlar. Bırakılan yumurta sayısı pirenin türüne göre değişiklik gösterir. Kuşlarda ve güvercinlerde görülen pire türlerinde bırakılan yumurta sayısı 20 kadardır. Ancak kan emmeye devam ettikleri sürede yumurta bırakma işlemi de devam eder. Böylece yumurta bırakma süresi 3 aya kadar çıkabilir.
Yarım milimetre büyüklüğünde olan yumurtalar beyaz renklidir ve gözle görülebilir. Yumurtalar daha çok üzerinde yaşadıkları canlının yuvasına veya üzerine bırakılabilir. Bırakılan yumurtalardan 5 gün kadar sonra kurtçuk şeklinde lavralar çıkar. Lavralar bırakıldıkları yerde bulunan kıl, tüy,deri gibi organik maddeler ile beslenirler. İki defa deri değiştirdikten sonra olgunlaşan lavralar, salgılandıktan sonra sertleşen tükürükleri ile kendilerine bir koza örerler. Üçüncü deri değiştiriminden sonra lavra bu koza içinde bir pup halini alır. Bu puptan ergin yavruların çıkması 8 – 14 gün arasında olur. Bununla birlikte kozadan çıkma süresi çevre koşullarına bağlı olarak birkaç ay hatta bir seneye kadar gecikebilir.
Erginleşerek kozadan çıkan yavrular kısa bir süre içinde çiftleşmeye hazır hale gelirler. Çiftleşme sonrası pireler hemen konukçularını aramaya başlarlar. Koku, sıcaklık ve özellikle de titreşimleri alan duyu organları sayesinde konukçularını bulmakta zorlanmazlar.

D) KENE
Acarina takımının bir üyesi olan kenelerin büyüklükleri 1 mm ile 3 cm arasında değişmektedir. Yuvarlak yapılı bir canlı olan kene, kuşlarda, evcil hayvanlarda, insanda ve bitkilerde çoğunlukla parazit olarak yaşar. Çoğunlukla diyorum çünkü bazı türleri zaman zaman ya da yaşamının belirli bir evresinde parazittir. Bazı türleri ise parazit değildir. Genellikle karsal ortamda bulunmakla birlikte tatlısuda ve denizlerde yaşayan türleri de bulunmaktadır. Bu ailenin sıcak kanlı canlılar üzerlerinde yaşayanlarına kene adı verilirken suda yaşayan üyelerine akar denilmektedir. Bütün bu türlerinin sayısı 30.000 kadardır. Yeryüzünün hemen hemen tüm bölgelerine yayılmış olarak bulunurlar.
Dış görünüş olarak en önemli özellikleri vücutlarının bölütlü olmamasıdır. Vücut bölgeleri tamamen kaynaşmış durumdadır. Yuvarlak tek parça bir gövdeden çoğu defa 4 çift yürüme bacağı çıkar. Bacakların uçlarında kavrama ve tutunma işine uygun birer çift tırnak bulunur. Ağız parçaları delmeye ve emmeye uygun şekilde gelişmiştir. Vücutlarının üzeri genellikle tüy ve dikenlerle kaplıdır. Gözleri fazla gelişmemiş bir canlı olan kenelerde bu tüyler dokunma organı görevi görürler.
Renkleri değişiktir. Kahverenginin çeşitli tonları, siyah, turuncu, yeşil ve kırmızı olanları vardır. Bazıları da bu renklerin bir karışımı şeklindedir. Yaprak döküntülerinin arasında, humuslu topraklarda, çürümüş köklerin arasında, bir parça orman toprağının içinde, memeli hayvanların inlerinde, kuş ve karınca yuvalarında, güvercin salmalarında bir çok kene türü bulunabilir. Bunların bir çoğu ancak mikroskop altında görülebilecek büyüklüktedir.
Kuşlar ve memeli hayvanlarda görülen kene türleri genellikle yalnız beslenecekleri zaman konukçularına yapışırlar. Bunun dışındaki zamanlarını konukçunun vücudunun dışında bir yerde geçirirler. Örneğin konukçunun yuvası gibi. Kenelerin vücutları, güvercinlerde bulunan diğer parazit türlerinde olduğu gibi sert bir kitin tabakası ile kaplı değildir. Bu nedenle keneler kan emdikçe şişerler.
Genelin aksine kuşlarda görülen bazı kene türleri bütün yaşamlarını konukçuya yapışık olarak geçirirler. Telek yiyerek yaşayan bazı türler buna örnektir. Beslenme tipine göre Parafajen olarak adlandırılan bu türler, üzerinde yaşadıkları canlıya (konukçularına) kan emici diğer türlere göre daha az zarar verirler. Bazı kene türleri ise konukçularının solunum sistemlerinde iç parazit olarak bulunurlar.
Kene türleri mikrop taşıyıcı ve hastalık bulaştırıcı canlılardır. İnsana humma mikrobunu taşıdıkları gibi uyuz hastalığına da neden olurlar. Tahıl keneleri ise depolanmış tahıllara büyük zararlar verebilirler.

GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN KENE TÜRLERİ
1) Dermanyssus gallinae: Kuş kenesi adı ile de bilinen bu parazit kan emicidir. Uzunluğu 0.7 mm kadardır. Tavuk ve sülün gibi canlıların yanı sıra güvercinler üzerinde de rastlanmaktadır. Nadiren evcil hayvanlarda ve insanda da görülebilir. Sürekli olarak konukçularının üzerinde yaşamazlar. Sadece kan emecekleri zaman konukçularına yapışırlar. Gündüzleri aktif değildirler, genellikle bir yerde gizlenirler. Gece olunca aktif hale geçerek kan emecekleri canlıyı aramaya başlarlar.

2) Argas reflexus: Güvercin kenesi adı ile bilinir. Güvercinlerde en sık görülen kene türüdür. Erkekleri 4, dişileri 6 – 8 mm uzunluğundadır. Vücutları yassı oval şekillidir. Kan emerek yaşar. Güvercinlerin dışında nadiren tavuk, ördek ve insandan da kan emerler. Sürekli olarak konukçularının üzerinde yaşamazlar. Sadece kan emecekleri zaman konukçularına yapışırlar. Gündüzleri aktif değildirler, genellikle bir yerde gizlenirler. Gece olunca aktif hale geçerek kan emecekleri canlıyı aramaya başlarlar.

3) Argas percisus: Daha çok tavuklarda bulunan bir kene türüdür. Nadiren güvercinlerde de görülür. Kan emerek yaşar. Geceleri aktiftir.

Güvercinlerde görülen kene türlerinin hepsi kan emici türler olup geceleri aktif haldedirler. Gündüzleri ise genellikle güvercinlerin yuvalarında ya da yakın yerlerde gizlenirler. Güvercinlerde kene çok yaygın değildir. Ya da farklı bir söyleyişle bit ve atsineğine oranla daha az görülür. Kene de çoğu asalak gibi hastalık taşıyıcıdır. Bir canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok hastalığı da beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox, Pramyxovirosis, Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında kene bir etken olabilir. Kene güvercinin kanını emerek onu fena halde rahatsız eder. Üzerinde kene bulunan kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan aşırı stres sonucu halsiz ve güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak için fırsat kollayan çeşitli hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.
ÜREMESİ
Keneler ayrı eşeylidir. Çoğu yumurtlayarak, bazı türleri ise yumurtaların dişinin içinde açılması sonucu doğurarak ürerler. Bir çok türünde ise döllenmesiz üremeye rastlanır. Çiftleşme davranışları türlere göre değişiktir. Spermler erkekten dişiye doğrudan çiftleşme organı ya da sperm kapsülleri aracılığı ile aktarılır. Erkek sperm kapsüllerini bir yüzeye bırakabildiği gibi, ağzı yolu ile dişinin üreme deliğine de bırakabilir.

Yumurta sayısı türlere göre değişiklik gösterir. Yumurtalar genellikle toprak ve humus içersine depo edilirler. Yumurta bırakan türlerde yumurtadan yavru çıkana dek 4 ayrı gelişim evresi gözlenir. Yumurtadan yavru çıkma süresi 4 – 6 hafta kadardır. Çıkan yeni yavruların önemli bir özelliği 3 çift bacağa sahip olmalarıdır. Böylelikle yavrular 4. Çift bacaklarının olmaması ile erginlerden ayrılabilirler.

DIŞ PARAZİTLERE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Yukarda incelendiği gibi güvercinlerde görülen dış parazit türleri oldukça çeşitlidir. Ancak parazitin türü ne olursa olsun izlenecek koruyucu önlemler hemen hemen aynı gibidir. Bunların başında, güvercin yuvalarının, salmaların temizlik ve hijyenik açıdan bakımı gelmektedir. Daha sonra güvercinlerimizin periyodik kontrolu ve ilaçlanması söylenebilir. Eğer güvercinlerimizin parazit taşımalarını ve hastalık yapıcı mikroplara açık olmalarını istemiyorsak alınabilecek koruyucu önlemleri şu şekilde özetleyebiliriz.

1) Kuşlarınızı yerde yemlemeyiniz. İçine kuşların dışkısı girmeyecek şekilde özel olarak hazırlayacağınız yemlikler kullanınız. Tavuklar için üretilmiş olan üstü telli yemlikler güvercinler için de kullanılabilir.
2) Suluklarınız da aynı şekilde içine dışkı bulaşmayacak biçimde korunaklı olmalıdır. Piyasada satılan üstü kapalı güvercin suluklardan kullanabilirsiniz.
3) Kuşlarınızın yemlik ve sulukları, başka kuşların (serçe, yabani güvercin) kullanımına açık olmayacak şekilde bulundurulmalıdır.
4) Salmanızı ve salma içi ekipmanlarınızı sık ve düzenli aralıklarla temizleyiniz. Bu temizleme sırasında dezenfektan ilaçlar kullanmak uygundur. Hiçbir ilaç yoksa klorlu bir çamaşırsuyu da iyi bir dezenfektan görevi görür. Salmanın temizlenip dezenfekte edilme aralığı en fazla bir hafta olmalıdır. Ayrıca salmanın içinin havadar olmasına özen gösteriniz. Havadar olmayan dar ve küçük mekanlarda güvercin beslemek, güvercinlerimizin sağlığı açısından hiç de uygun değildir.
5) Salmanın tabanı ıslak olmamalıdır. Islak ortam bir çok mikrobun barınması ve parazitlerin yumurtalarının gelişimi için oldukça uygun bir zemin yaratmaktadır. Salma tabanına kum sermeyiniz. Salma tabanındaki kum, mikrop ve parazitler için iyi bir barınma ve gelişme ortamı sağlar.
6) Salmanızı, içine her tür parazitin, sineğin, böceğin vb girmesini engellemek amacı ile uygun gözenekli kafes teli kullanarak yalıtınız.
7) Kuşlarınızın diğer bütün kuşlardan evcil ve yabani bütün güvercinlerden uzak ve yalıtık bir ortamda yaşamasına ve uçurduğunuzda bu tür kuşlarla temas etmemelerine dikkat ediniz.
8) Güvercinlerinizin tümünü en az ayda bir kez genel sağlık kontrolünden geçiriniz. Bu kontrol sırasında olması muhtemel tüm hastalıkların belirtilerini inceleyiniz ve dış parazit taşıyıp taşımadıklarını gözleyiniz. Yaz aylarında ve tüy değişim dönemlerinde dış parazit kontrollerini artırınız.
9) Sürekli kaşınan ve huzursuz bir görüntü sunan kuşlarınızı mutlaka parazit taramasına tabi tutunuz. Salma içini belli aralıklarla parazit öldürücü ilaçlarla ilaçlayınız.
10) Kuşlarınıza haftada bir banyo yaptırınız. Banyo sularına parazit önleyici ve koruyucu ilaçlar karıştırınız. Ayrıca parazit taşımasalar bile güvercinlerinizi yaz aylarında ayda bir, kış aylarında iki ayda bir dış parazit öldürücü ilaçlar ile ilaçlayınız. Bu konuda ilaçlar bölümde detay bilgi vereceğim.

GÜVERCİNLERDE KULLANILABİLECEK DIŞ PARAZİT İLAÇLARI

Veteriner ilaçları satan eczanelerden temin edebileceğiniz bir çok ilaç güvercinlerde dış parazitleri önlemek ve yok etmek amacı ile kullanılabilir. Kuşkusuz her güvercin yetiştiricisinin kendine göre birtakım nedenler ile tercih ettiği bazı ilaçlar bulunmaktadır. Ben bu bölümde bir fikir vermesi açısından kendi kullandığım yöntemler ve ilaçları tanıtacağım.
Kısaca bit, atsineği, pire ve keneden oluşan güvercin dış parazitlerini önleyebilmek için, haftada bir yaptığım genel temizlikten sonra klorlu bir çamaşırsuyu ile tüm salmayı siliyorum. Bir litre suya, çamaşırsuyunun kapağı ile iki kapak kadar karıştırarak kullanıyorum. Eğer kuşlarımda dış parazit saptamışsam ya da herhangi bir hastalıktan şüpheleniyorsam, çamaşırsuyu yerine dezenfektan kullanıyorum. Dezenfektan olarak tercihim, Dezen solüsyon.
Haftada bir kuşlarımın tümüne banyo yaptırıyorum. Bir parazit riski varsa, banyo sularına bir hafta sirke, diğer hafta Neguvon toz karıştırıyorum. Parazit riski yoksa haftada bir yerine ayda bir dönüşümlü olarak sirke ve ilaç karışımını uyguluyorum. Sirkede ölçü olarak 2 litre suya 2 çorba kaşığı kullanıyorum. Üzüm ya da elma sirkesi kullanılabilir. Sirkenin güvercinlerin tüyleri üzerindeki parazit yumurta ve lavralarını yok ettiği biliniyor. Neguvon toz ise iyi bir iç ve dış parazit ilacı.
Eğer güvercinlerimin üzerinde herhangi bir dış parazit saptamışsam Rin tozu ile güvercinlerimi ilaçlıyorum. Rin tozu güvercinler üzerindeki dış parazitleri anında öldürüp yok ediyor. Güvercinlerimin parazit taşıması durumunda 1 hafta ara ile Rin tozu uygulamasını tekrar ediyorum. Herhangi bir parazit yoksa bile 3 –4 ayda bir önlem olarak gene Rin tozu ile kuşlarımı ilaçlıyorum.
Ayrıca salma içini parazit öldürücü bir ilaçla ilaçlıyorum. Bunun için salma içine Rin tozu serpiyorum. Aynı amaçla Neguvon toz da kullanıyorum ancak Neguvon tozu belli oranda sulandırdıktan sonra püskürtme yolu ile salma içinde kullanıyorum.

DEZEN SOLÜSYON
Benzalkonyum klorür içeren bir antiseptik ve dezenfekte ilacıdır. Bakterilere, virüslere (şap, new castle, kuduz v.s.) tek hücreli mantar türlerine karşı güçlü bakterisid, virüsid ve fungusid etkilidir. Deri, mukoza ve serozayı tahriş etmez. Salma içi ekipmanları ile (yemlik, suluk, banyo kabı) salma içi ve tabanının dezenfektesinde de kullanılmaktadır.
Dezen solüsyon doğrudan yıkama, bez, pamuk, sünger ya da fırça ile sürme, pulverizasyon (püskürtme) ya da banyo tarzında uygulanır. Kullanım oranı olarak, 4 cc dezen 2 litre suya karıştırılarak kullanılabilir. 250 ml, 1 lt ve 5 lt'lik plastik ambalaj halinde piyasada satılmaktadır. Vetaş ilaç firmasının bir üretimidir. Veteriner ilaçları satan eczanelerde ve ilaç depolarında bulunabilir.

NEGUVON TOZ
Hayvanların dış ve iç parazitleri için kullanılan etkili bir ilaçtır. Deri yolu ile ve bağırsaktan emilerek kana karışabilmektedir. Haricen kullanıldığında ise dış parazitler üzerinde oldukça etkilidir. Güvercinlerde görülen bit, pire at sineği ve kene türlerine karşı etkilidir. Özellikle bit için oldukça iyidir. Güvercinlerde %2'lik eriyik şeklinde kullanılır ve 5 gün sonra ilaç tekrarlanır. 1 litre suya 2 gram karıştırılarak hazırlanacak su ile tüm salma püskürtme yolu ile ilaçlanabilir. Ayrıca güvercinlerin banyo suyu aynı oranda hazırlanır ve kuşların haftada bir bu suda yıkanmaları sağlanır. Bayer firmasının bir üretimi olan ilaç piyasada 500 gram (20gr x 25 torba) ve 1 kg'lık ambalajlar halinde bulunmaktadır.

RİN TOZU
Güvercinlerin yanı sıra kafes kuşları ve diğer evcil hayvanlarda görülen dış parazitler için oldukça yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Toz şeklinde olan ilaç serpme yolu ile kullanılmaktadır. Koruma Tarım AŞ firması tarafından üretilen ilaç, güvercinlerde kanat altlarına, kuyruk arkasına ve göğüse serpilmek sureti ile kullanılır. Herhangi bir parazit saptanmışsa ilaçlama 1 hafta sonra tekrar edilir. Aynı zamanda salma içinde köşelere, çatlaklara vb yerlere de serpilebilir. Zehirleyici etkisi çok düşük olduğundan güvenle kullanılabilir. Güvercinlerin yemlerine ve içme sularına karışmamasına dikkat edilmelidir. Piyasada 150 gr'lık ambalajlar halinde satılmaktadır. Veteriner ilaçları satan eczanelerde ve ilaç depolarında bulunabilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Bu konuyu görüntüleyenler

Benzer konular