polllat
Üye
- Katılım
- 22 Ara 2008
- Mesajlar
- 2,598
- Tepkime puanı
- 2
- Yaş
- 31
- Ad Soyad
- sinan öztekin
- Meslek
- öğrenci
- İlgi Alanı
- Kemirgenler
Kanına girdikleri insanın iflah olmayacağı söylenir....
Güvercinin sokulduğu insanlar-hani onları parçalarcasına pazarlarda avuçlarında dolaştıran ve mide bulandırıcı ticarethanelerde açık arttırmaya sunanlar değil- diğer insalardan hemen ayrıtedilir.Çünkü onlar avuçlarında ezmeden bir güvercini tutmasını ve boynunu okşamasını bilirler..Çok özle ,tasarlaanmaz ama çok da ince bir tutuştur bu...güvercinin kendi kadar seyretmeye değer hatta.
Çünkü öyle ürkek , öyle içe düşmeye müsait bir yürekleri vardır ki..birazcık üsteleseniz-çatlar.
Ne zaman sevmeye başladığımı hatırlamıyorum.Aslında serçeleri seviyordum..Bunlar sonradan geldi. Ben sadece yemek yerler ve giderler sanıyordum.Ama gitmediler.Dokunmama izin verdiler.Ve bakışları gördüğüm en pürüzsüz-temiz-huzur verici şeydi.
Boşananlar var..Evlerini güvercin evine dönüştürenler...Biz de gensel bir hastalık gibi..Evet ya, genlerle taşınıyor bu tutku.
Yağmurda yıkanırlar mesela...ÇAtılara birikir, kanatlarını göğe uzatır ve yıkanırlar.
MArtılar onları yer..Belki hasta olanları ya da çok uysallaşmış olanları.Ama yerken gördüm biliyorum.
Çok sadıklar. Hafızaları müthiş.Sizi asla başkasıyla karıştırmıyorlar.Ve yolun sonuna kadar sizle gelme ihtimalleri yüksek.
Kendi içlerinde uysal değiller ,hatta oldukça savaşçılar.
Bir yavru güvercini sıkıştırmışlardı belki farkında olmadan..Kanatları demire takılmıştı..Bakışları ama o acının içinde öyle sükunetliydi ki onu oradan çıkartabilmemi bu sakinliğin verdiği güven sağladı sanırım.
Gözlerinizin içine bakarlar ve bir şeyler anlatırlar ...anlamasanız bile bir süre sonra o öyküye tutuluverirsiniz...
Bakışlarıo sanki binlerce yüz içinden sizin yüzünüzü ayırteden imza gibi kişisel öykünüze takılır.
Sanki hep izlemişlerdir de şimdi açığa çıkma zamanı gelmiştir.
Kanatlarını açtıklarında ve uçmak için hazırlandı kalktıklarında ve, ve uçtuklarında işte o an hiç bir kanadın sahip olmadığı bir anatomiyle sanki göğe gül ekerler.
.........SİNAN ÖZTEKİN............
Güvercinin sokulduğu insanlar-hani onları parçalarcasına pazarlarda avuçlarında dolaştıran ve mide bulandırıcı ticarethanelerde açık arttırmaya sunanlar değil- diğer insalardan hemen ayrıtedilir.Çünkü onlar avuçlarında ezmeden bir güvercini tutmasını ve boynunu okşamasını bilirler..Çok özle ,tasarlaanmaz ama çok da ince bir tutuştur bu...güvercinin kendi kadar seyretmeye değer hatta.
Çünkü öyle ürkek , öyle içe düşmeye müsait bir yürekleri vardır ki..birazcık üsteleseniz-çatlar.
Ne zaman sevmeye başladığımı hatırlamıyorum.Aslında serçeleri seviyordum..Bunlar sonradan geldi. Ben sadece yemek yerler ve giderler sanıyordum.Ama gitmediler.Dokunmama izin verdiler.Ve bakışları gördüğüm en pürüzsüz-temiz-huzur verici şeydi.
Boşananlar var..Evlerini güvercin evine dönüştürenler...Biz de gensel bir hastalık gibi..Evet ya, genlerle taşınıyor bu tutku.
Yağmurda yıkanırlar mesela...ÇAtılara birikir, kanatlarını göğe uzatır ve yıkanırlar.
MArtılar onları yer..Belki hasta olanları ya da çok uysallaşmış olanları.Ama yerken gördüm biliyorum.
Çok sadıklar. Hafızaları müthiş.Sizi asla başkasıyla karıştırmıyorlar.Ve yolun sonuna kadar sizle gelme ihtimalleri yüksek.
Kendi içlerinde uysal değiller ,hatta oldukça savaşçılar.
Bir yavru güvercini sıkıştırmışlardı belki farkında olmadan..Kanatları demire takılmıştı..Bakışları ama o acının içinde öyle sükunetliydi ki onu oradan çıkartabilmemi bu sakinliğin verdiği güven sağladı sanırım.
Gözlerinizin içine bakarlar ve bir şeyler anlatırlar ...anlamasanız bile bir süre sonra o öyküye tutuluverirsiniz...
Bakışlarıo sanki binlerce yüz içinden sizin yüzünüzü ayırteden imza gibi kişisel öykünüze takılır.
Sanki hep izlemişlerdir de şimdi açığa çıkma zamanı gelmiştir.
Kanatlarını açtıklarında ve uçmak için hazırlandı kalktıklarında ve, ve uçtuklarında işte o an hiç bir kanadın sahip olmadığı bir anatomiyle sanki göğe gül ekerler.
.........SİNAN ÖZTEKİN............