yuşa
Üye
- Katılım
- 8 Ocak 2010
- Mesajlar
- 160
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 31
- Ad Soyad
- yuşa burak
- Meslek
- öğrenci
- Şehir
- İstanbul-II (Anadolu)
- İlgi Alanı
s.asleyküm kuscular.org
Suyunuza koydugunuz pekmezin ve balın yaralarını anlatacagım
yaptığım araştırmalara göre:
PEKMEZ:
(bunlar insanlarda görülen etkilerdir ama kuşlar üzerindede görünür sayılar mıktara bağlıdır)
PEKMEZ NEDİR?
Pekmez üzüm, incir veya dutun ezilerek kaynatılması ile üretilen yoğun, tatlı bir şuruptur. Üzüm pekmezi için, ilk olarak taze veya kuru üzümden şıra elde edilmektedir. Tatlı pekmez elde edebilmek amacıyla şıranın asit miktarı, içinde kalsiyum karbonat bulunan (kül gibi) bir maddenin eklenmesi ile azaltılır. Durultma ve süzme işlemine tâbi tutulduktan sonra, şıra, alev üzerine konan açık kazanlarda pişirilir. Alev üzerinde, açık kazanda pişirme, şıradaki şekerin ısı tesiriyle karamelizasyonuna (şekerin yanmaya yakın bir kıvama gelmesi) sebep olduğundan, pekmezi sıcaklığı düşük olan vakumlu kazanlarda pişirme daha yaygın hâle gelmiştir.
PEKMEZİN BESİN İÇERİĞİ
Pekmez, yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Ayrıca, mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, tüberkilozlu hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin diyetinde yer alması önerilmektedir.
KUŞUNUZUN BAYA İHTİYACINI KARŞILAYACAKTIR
Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur. Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur. Ve insülün kullanımı ile glikoz ****bolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir.
PEKMEZ VE MİNERAL MADDELER
Pekmezin diğer bir özelliği de birçok mineral madde ihtiva etmesidir. ‘Eser (iz) elementler’ olarak bilinen mineral maddelerin eksiklikleri durumunda bünyede çeşitli gelişme bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri, kanda oksijen taşınmasını sağlayan, hemoglobinin yapısında bulunan demir elementidir. (+2) değerli demir, insan kanında oksijen taşımada vazifeli molekül olan hemoglobinin yapımında kullanılmasının yanında, kemik iliğinde önemli bir düzenleyici faktör olarak da iş görür (Savunma hücreleri kemik iliğinden üretildiğinden, burada herhangi bir arıza varsa, bünye hastalıklara karşı savunmasız kalmaktadır).
Tablet hâlinde alınan (+3) değerli demirin, (+2) değerli demire çevrilebilmesi için vücutta ayrı bir işleme tâbi tutulması gerekir. C vitamini eksikliği gibi bazı durumlarda demirin bu dönüştürülme işlemi gerçekleşemez. Pekmezdeki demir ise, insan bünyesinin çok rahat bir şekilde kullanabildiği (+2) değerli demirdir. Ayrıca pekmez içinde bulunan ve indirgeyici tampon vazifesi gören asitler, demirin etrafını sararak (+2) değerli demir hâlinde muhafaza edilmesini sağlar. Sadece pekmezle beslenildiğinde bile günlük demir ihtiyacının % 35’i karşılanabilir.
Çinko elementi, karbonhidrat ve protein metobolizmasında ve nükleik asit sentezinde önemli rollere sahip kılınmıştır. Çinko DNA’daki bilginin okunmasında vazifeli transkripsiyon faktörleri olan proteinlerin yapısına katılır. Uzun süren çinko eksikliğinde transkripsiyon faktörleri fonksiyon göremediğinden, çocukta cinsî bozukluk, yetersiz gelişme ve iştah azalması görülmektedir. Pekmez çinko bakımından zengindir.
Fosfor; gençler, hamile ve emziren hanımlar için çok gerekli bir elementtir. Ayrıca fosforun kalsiyum ile yakın ilgisi ve kan hücrelerinde şekerin enerjiye çevrilme ****bolizmasında önemli vazifesi vardır. Böylece pekmezde bol miktarda bulunan glikoz ve fruktoz aynı gıda ile alınan fosforla kolaylıkla enerjiye çevrilebilmektedir. Ayrıca çocuğun kemik ve diş gelişmesinde kalsiyum ile fosforun arasındaki nispetin normalde 1,2-2 arasında olması gerekmektedir. Pekmezde bu değerler 2-2,7 arasında olup, istenen sınırlara çok yakındır.
Potasyum; sodyumla birlikte osmotik basınç ve pH dengesinin ayarlanmasında, kas kasılmasında, protein sentezinde ve hücre içi enzimlerin fonksiyonlarında önemli rol oynar. Günlük potasyum ihtiyacımızı karşılayacak miktar, pekmezde depolanmıştır. Bu gıda maddeleri, şeker hastalığı gibi hususi bir sakınca olmadığı müddetçe, tabletlere tercih edilmelidir. Kalb atışlarının düzenlenmesinde rol alan potasyum açısından da zengin olan pekmez, vücutta oluşan toksik maddelerin atılması ve alkali-asit dengesinin sağlanması için de kullanılabilir.
Magnezyum da potasyum gibi sıvı-elektrolit dengesinin ayarlanmasında vazifelendirilmiştir. Dolaşım ve sinir sisteminin düzenli çalışması için bu minerale ihtiyaç vardır. Kandaki magnezyum seviyesinin düşmesi durumunda, ağır sinir bozuklukları görülür.
Kalsiyumun sağlıklı büyüme ve gelişmede, dolaşım ve sinir sisteminde, kan pıhtılaşmasında ve kalb kaslarının normal çalışmasında önemli rolü vardır. Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 15’i yeterince kalsiyum alamamaktadır. Kalsiyum eksikliği kemik ve diş hastalıklarına sebep olur. Günlük 50 g civarında pekmez tüketilmesi durumunda, vücudun ihtiyacı olan kalsiyum karşılanmaktadır. Kalsiyum; potasyum ve magnezyumla çalışır; pekmezde bu üç mineral birlikte bulunur.
PEKMEZ VE VİTAMİNLER
Pekmez bazı vitaminlerce zengindir. Ülkemizde her 100 aileden birinin yetersiz vitamin aldığı tespit edilmiştir. Sofralarımızda pekmez bulundurduğumuz takdirde, günlük vitamin ihtiyacımızın % 20’si karşılanabilecektir. Pekmezde tiamin ve pyridoxin (B6) vitaminleri yeterli miktarda mevcuttur. Pyridoxin (B6) kan hücrelerinin yapımında, sinir sistemi ve cilt sağlığında, vücuttaki yağ ve kolesterol miktarının kontrolünde vazifelidir. Günlük B6 vitamini ihtiyacının % 15’i pekmezle karşılanabilir.
Son zamanlarda büyük şehirlerde nüfusun büyük bir kısmı, pekmezin yerine diğer tatlandırıcıları tercih eder duruma gelmiştir. Değerli bir gıda maddesi olan ve gelişme dönemindeki çocukların daha sağlıklı bir yapıya kavuşmalarında önemli bir rolü olan pekmezi halkımıza hatırlatmakta büyük faydalar olacaktır.
PEKMEZİN FAYDALARI
• Kış aylarında yaygın olarak tüketilen pekmez, demir, kalsiyum ve potasyum mineralleri bakımından çok zengindir. Ayrıca, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği vardır. Özellikle gençler, hamile kadınlar.(yumurtayada yararlıdır)
• Pekmez hızla kana karışabilecek nitelikte bir gıda maddesi olduğundan acil enerji ihtiyacı için gerekli bir gıda maddesidir. İki yemek kaşığı (20 g) pekmez insan vücudu için çok değerli olan 2 mg demir, 80 mg kalsiyum ve 58 kcal enerjiyi içermektedir. (kuşunuzun enerjisinide karşılar günlük uçurma olarak daha fazla verim alırsınız)
• Pekmezdeki şekerin yüzde 80’i, glikoz ve fruktoz halinde olduğundan, bebeklerin beslenmesinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Anne sütü olmadığında hekim kontrolünde bebeklere pekmez verilebilir. Bebeklik çağında beyin çok hızlı geliştiği için enerjiye ihtiyacın oldukça fazla olduğunu, bebeğe yeterli glikoz verilmediği takdirde beyin gelişmesinde duraklama veya yetersizlik olabilir. Kana geçmesi çok kolay, beynin tek enerji kaynağı olan glikoz, pekmezde yeterince bulunmaktadır'
• Pekmezin vitaminlerce de zengin olması nedeniyle , sofralarda pekmez bulundurulması halinde günlük vitamin ihtiyacının yüzde 20'si karşılanabilmektedir.
• Tüketilen her 100 gram pekmezin, kalori olarak 575 gram süte, 150 gram ekmeğe, 195 gram ete eşdeğerdir.
• Pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz, sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın kana basit difüzyon ile geçebilmektedir. Böylece vücut yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazanmaktadır.''
PEKMEZ ÇEŞİTLERİ VE YARARLARI:
ÜZÜM PEKMEZİ
• Vücuttaki kanı arttırır
• Enerji verir
• İştah açar
• Hamilelikte ve bebek gelişiminde çok faydalıdır
• Mideyi, bağırsakları, böbrekleri kuvvetlendirir
• Damar sertliğine iyi gelir
• Kan dolaşımını rahatlatır
DUT PEKMEZİ
• Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar.
• Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına iyi gelir.
• Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır.
• Soğuğa karşı vücut direncini arttırıcı özelliğe sahiptir.
• Sporcular için bir enerji deposudur.
• Bebeklerin büyümesinde ve gelişmesine yardımcı olur.
• Çocukların zeka gelişimine yardımcı olur.
• Gargara halinde ağız ve boğaz hastalıklarında etkilidir.
• Çocuklarda sıklıkla rastlanan pamukçukta da yaygın olarak kullanılır
KEÇİ BOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ
• Kolestrolü düşürür ve tansiyonu dengeler
• Kalbi takviye eder
• Cinsel gücü ve sperm sayısını artırıcı özelliği kesinlik kazanmıştır.
• Vücudu güçlendirip dinamize eder
• Kansızlığa birebirdir
• Dişleri besler Kemikleri güçlendirir
• Bağırsakları çalıştırır
• Çocuklar ve hamile bayanlar için faydalıdır
• Potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko içerir
• Akciğer rahatsızlıklarında da kullanılır.
ANDIZ PEKMEZİAndız pekmezi ise bronşit, öksürük, sarılık, kaşıntı, egzama, mide bulantısı, akciğer, karaciğere faydalı bir pekmezdir. Bütün pekmez cinslerinde olduğu gibi kan yapıcıdır ve enerji verir.
BAL:
Süratle kana karışır; hızlı bir enerji kaynağıdır: Bal ılık suyla karıştırıldığında 7 dakika içinde kana karışır. İçerdiği serbest şekerlerden dolayı beynin çalışması kolaylaşır. Bal, fruktoz ve glikoz gibi basit şekerlerin doğal bir karışımıdır. Yapılan son araştırmalara göre, şekerlerin bu kendine has karışımı yorgunluğun giderilmesinde en etkili yöntemdir ve atletik performansı artırmaktadır.
Kan yapımına destek olur: Bal, kan yapımı için vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar. Ayrıca kanın temizlenmesine de yardımcı olur. Kan dolaşımını düzenleyici ve kolaylaştırıcı yönde etkisi vardır. Damar sertliğine karşı önemli bir koruyucudur.
Antimikrobiktir: Antimikrobik etmenler belirli bakterilerin, mayanın ve küfün büyümesine engel olur. Balın, bakterinin barınmasına olanak tanımayan özelliği "inhibine etki" olarak adlandırılır. Balın antimikrobik olmasını sağlayan pek çok sebep vardır. Bunların arasında, mikroorganizmaların, büyümek için ihtiyaç duydukları su miktarını sınırlayan yüksek şeker içeriği, yüksek asit oranı (düşük pH), bakterileri büyümeleri için ihtiyaç duydukları nitrojenden mahrum bırakan içeriği sayılabilir. Balda hidrojen peroksit bulunması ve balın içerdiği antioksidanlar da bakterinin çoğalmasına engel olur.
Antioksidandır: Antioksidandır: Sağlıklı yaşamak isteyen herkesin özellikle antioksidan tüketmesi gerekir. Antioksidanlar, hücrelerde normal metabolizmanın zararlı yan ürünlerini temizleyen bileşenlerdir. Bunlar gıdaların bozulmasına yol açan ve birçok kronik hastalığa sebep olan yıkıcı kimyasal tepkimeleri yavaşlatabilen element4elerdir. Uzmanlar antioksidan bakımından zengin besinlerin kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıkları önleyebileceğine inanmaktadırlar. Balın içeriğinde de güçlü antioksidanlar mevcuttur: Pinocembrin, pinobaxin, chrisin ve galagin. Bunlardan pinocembrin, yalnızca balda bulunan bir antioksidandır.
Vitamin ve mineral deposudur: Bal, fruktoz ve glikoz gibi şekerlerin yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Nektar ve polen kaynaklarının niteliklerine göre değişmekle birlikte, balda B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktadır. Ayrıca bakır, iyot, demir ve çinko da az miktarlarda bulunur.
Yaraların tedavisinde kullanılır:
- Yaraların tedavisinde kullanıldığında, balın havadan nem çekebilme özelliği, iyileşmeyi hızlandırarak yara izi kalmasını önler. Çünkü bal, yaranın üzerini kaplayan yeni deriyi oluşturan epitel hücrelerin büyümesini hızlandırır. Böylece büyük yaralarda bile bal kullanıldığında doku nakli yapılması ihtiyacı ortadan kalkar.
- Bal, iyileşme sürecine dahil olan dokuları yeniden büyümeleri için uyarır. Yeni kılcal damarların oluşumunu hızlandırarak, derinin daha derindeki bağ dokusunun yerini alan fibroblastların büyümesini teşvik eder ve iyileşmenin gücünü artıran kolajen liflerinin üretimini hızlandırır.
- Balın, yaranın etrafındaki şişkinliği azaltan antienflamatuar bir etkisi vardır. Bu, kan dolaşımını artırır; böylece iyileşme süreci hızlanmış olur ve hissedilen acı azalır.
- Bal, yaranın altındaki dokulara yapışmaz; bu nedenle pansuman sırasında yeni oluşan dokuların yırtılması ve acı söz konusu olmaz.
- Ayrıca balın daha evvel belirttiğimiz antimikrobik etkisinden ötürü, bal enfeksiyon oluşmasını önleyen koruyucu bir engel oluşturur. Mevcut enfeksiyonu da yaralardan hızla temizler. Bakterilerin antibiyotik dirençli özelliklerine karşı bile etkilidir. Antiseptiklerin ve antibiyotiklerin tersine, yaradaki dokuların üzerinde olumsuz etkiler oluşmaz.
BELKİ ARANIZDA BUNLARI BİLEN OLACAKTIR AMA BİLMEYENLER VE BİLGİSİ EKSİK OLANLAR VE KUŞUN SUYUNA PEKMEZ VEYA BAL KOYMAKTAN SAKINANLAR KAFALARINDA BİR SORUN OLANLAR İÇİN BUNU KOYDUM
HEPSİNİ BEN YAZMADIM DİĞER SİTELERDEN PARÇA PARÇA TOPLADIM ÖNEMLİ OLAN NEREDEN BİLGİ KAYNAGI OLDUGU DEĞİL SİZİN BİLGİLENMENİZDİR.
Suyunuza koydugunuz pekmezin ve balın yaralarını anlatacagım
yaptığım araştırmalara göre:
PEKMEZ:
(bunlar insanlarda görülen etkilerdir ama kuşlar üzerindede görünür sayılar mıktara bağlıdır)
PEKMEZ NEDİR?
Pekmez üzüm, incir veya dutun ezilerek kaynatılması ile üretilen yoğun, tatlı bir şuruptur. Üzüm pekmezi için, ilk olarak taze veya kuru üzümden şıra elde edilmektedir. Tatlı pekmez elde edebilmek amacıyla şıranın asit miktarı, içinde kalsiyum karbonat bulunan (kül gibi) bir maddenin eklenmesi ile azaltılır. Durultma ve süzme işlemine tâbi tutulduktan sonra, şıra, alev üzerine konan açık kazanlarda pişirilir. Alev üzerinde, açık kazanda pişirme, şıradaki şekerin ısı tesiriyle karamelizasyonuna (şekerin yanmaya yakın bir kıvama gelmesi) sebep olduğundan, pekmezi sıcaklığı düşük olan vakumlu kazanlarda pişirme daha yaygın hâle gelmiştir.
PEKMEZİN BESİN İÇERİĞİ
Pekmez, yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Ayrıca, mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, tüberkilozlu hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin diyetinde yer alması önerilmektedir.
KUŞUNUZUN BAYA İHTİYACINI KARŞILAYACAKTIR
Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur. Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur. Ve insülün kullanımı ile glikoz ****bolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir.
PEKMEZ VE MİNERAL MADDELER
Pekmezin diğer bir özelliği de birçok mineral madde ihtiva etmesidir. ‘Eser (iz) elementler’ olarak bilinen mineral maddelerin eksiklikleri durumunda bünyede çeşitli gelişme bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri, kanda oksijen taşınmasını sağlayan, hemoglobinin yapısında bulunan demir elementidir. (+2) değerli demir, insan kanında oksijen taşımada vazifeli molekül olan hemoglobinin yapımında kullanılmasının yanında, kemik iliğinde önemli bir düzenleyici faktör olarak da iş görür (Savunma hücreleri kemik iliğinden üretildiğinden, burada herhangi bir arıza varsa, bünye hastalıklara karşı savunmasız kalmaktadır).
Tablet hâlinde alınan (+3) değerli demirin, (+2) değerli demire çevrilebilmesi için vücutta ayrı bir işleme tâbi tutulması gerekir. C vitamini eksikliği gibi bazı durumlarda demirin bu dönüştürülme işlemi gerçekleşemez. Pekmezdeki demir ise, insan bünyesinin çok rahat bir şekilde kullanabildiği (+2) değerli demirdir. Ayrıca pekmez içinde bulunan ve indirgeyici tampon vazifesi gören asitler, demirin etrafını sararak (+2) değerli demir hâlinde muhafaza edilmesini sağlar. Sadece pekmezle beslenildiğinde bile günlük demir ihtiyacının % 35’i karşılanabilir.
Çinko elementi, karbonhidrat ve protein metobolizmasında ve nükleik asit sentezinde önemli rollere sahip kılınmıştır. Çinko DNA’daki bilginin okunmasında vazifeli transkripsiyon faktörleri olan proteinlerin yapısına katılır. Uzun süren çinko eksikliğinde transkripsiyon faktörleri fonksiyon göremediğinden, çocukta cinsî bozukluk, yetersiz gelişme ve iştah azalması görülmektedir. Pekmez çinko bakımından zengindir.
Fosfor; gençler, hamile ve emziren hanımlar için çok gerekli bir elementtir. Ayrıca fosforun kalsiyum ile yakın ilgisi ve kan hücrelerinde şekerin enerjiye çevrilme ****bolizmasında önemli vazifesi vardır. Böylece pekmezde bol miktarda bulunan glikoz ve fruktoz aynı gıda ile alınan fosforla kolaylıkla enerjiye çevrilebilmektedir. Ayrıca çocuğun kemik ve diş gelişmesinde kalsiyum ile fosforun arasındaki nispetin normalde 1,2-2 arasında olması gerekmektedir. Pekmezde bu değerler 2-2,7 arasında olup, istenen sınırlara çok yakındır.
Potasyum; sodyumla birlikte osmotik basınç ve pH dengesinin ayarlanmasında, kas kasılmasında, protein sentezinde ve hücre içi enzimlerin fonksiyonlarında önemli rol oynar. Günlük potasyum ihtiyacımızı karşılayacak miktar, pekmezde depolanmıştır. Bu gıda maddeleri, şeker hastalığı gibi hususi bir sakınca olmadığı müddetçe, tabletlere tercih edilmelidir. Kalb atışlarının düzenlenmesinde rol alan potasyum açısından da zengin olan pekmez, vücutta oluşan toksik maddelerin atılması ve alkali-asit dengesinin sağlanması için de kullanılabilir.
Magnezyum da potasyum gibi sıvı-elektrolit dengesinin ayarlanmasında vazifelendirilmiştir. Dolaşım ve sinir sisteminin düzenli çalışması için bu minerale ihtiyaç vardır. Kandaki magnezyum seviyesinin düşmesi durumunda, ağır sinir bozuklukları görülür.
Kalsiyumun sağlıklı büyüme ve gelişmede, dolaşım ve sinir sisteminde, kan pıhtılaşmasında ve kalb kaslarının normal çalışmasında önemli rolü vardır. Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 15’i yeterince kalsiyum alamamaktadır. Kalsiyum eksikliği kemik ve diş hastalıklarına sebep olur. Günlük 50 g civarında pekmez tüketilmesi durumunda, vücudun ihtiyacı olan kalsiyum karşılanmaktadır. Kalsiyum; potasyum ve magnezyumla çalışır; pekmezde bu üç mineral birlikte bulunur.
PEKMEZ VE VİTAMİNLER
Pekmez bazı vitaminlerce zengindir. Ülkemizde her 100 aileden birinin yetersiz vitamin aldığı tespit edilmiştir. Sofralarımızda pekmez bulundurduğumuz takdirde, günlük vitamin ihtiyacımızın % 20’si karşılanabilecektir. Pekmezde tiamin ve pyridoxin (B6) vitaminleri yeterli miktarda mevcuttur. Pyridoxin (B6) kan hücrelerinin yapımında, sinir sistemi ve cilt sağlığında, vücuttaki yağ ve kolesterol miktarının kontrolünde vazifelidir. Günlük B6 vitamini ihtiyacının % 15’i pekmezle karşılanabilir.
Son zamanlarda büyük şehirlerde nüfusun büyük bir kısmı, pekmezin yerine diğer tatlandırıcıları tercih eder duruma gelmiştir. Değerli bir gıda maddesi olan ve gelişme dönemindeki çocukların daha sağlıklı bir yapıya kavuşmalarında önemli bir rolü olan pekmezi halkımıza hatırlatmakta büyük faydalar olacaktır.
PEKMEZİN FAYDALARI
• Kış aylarında yaygın olarak tüketilen pekmez, demir, kalsiyum ve potasyum mineralleri bakımından çok zengindir. Ayrıca, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği vardır. Özellikle gençler, hamile kadınlar.(yumurtayada yararlıdır)
• Pekmez hızla kana karışabilecek nitelikte bir gıda maddesi olduğundan acil enerji ihtiyacı için gerekli bir gıda maddesidir. İki yemek kaşığı (20 g) pekmez insan vücudu için çok değerli olan 2 mg demir, 80 mg kalsiyum ve 58 kcal enerjiyi içermektedir. (kuşunuzun enerjisinide karşılar günlük uçurma olarak daha fazla verim alırsınız)
• Pekmezdeki şekerin yüzde 80’i, glikoz ve fruktoz halinde olduğundan, bebeklerin beslenmesinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Anne sütü olmadığında hekim kontrolünde bebeklere pekmez verilebilir. Bebeklik çağında beyin çok hızlı geliştiği için enerjiye ihtiyacın oldukça fazla olduğunu, bebeğe yeterli glikoz verilmediği takdirde beyin gelişmesinde duraklama veya yetersizlik olabilir. Kana geçmesi çok kolay, beynin tek enerji kaynağı olan glikoz, pekmezde yeterince bulunmaktadır'
• Pekmezin vitaminlerce de zengin olması nedeniyle , sofralarda pekmez bulundurulması halinde günlük vitamin ihtiyacının yüzde 20'si karşılanabilmektedir.
• Tüketilen her 100 gram pekmezin, kalori olarak 575 gram süte, 150 gram ekmeğe, 195 gram ete eşdeğerdir.
• Pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz, sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın kana basit difüzyon ile geçebilmektedir. Böylece vücut yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazanmaktadır.''
PEKMEZ ÇEŞİTLERİ VE YARARLARI:
ÜZÜM PEKMEZİ
• Vücuttaki kanı arttırır
• Enerji verir
• İştah açar
• Hamilelikte ve bebek gelişiminde çok faydalıdır
• Mideyi, bağırsakları, böbrekleri kuvvetlendirir
• Damar sertliğine iyi gelir
• Kan dolaşımını rahatlatır
DUT PEKMEZİ
• Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar.
• Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına iyi gelir.
• Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır.
• Soğuğa karşı vücut direncini arttırıcı özelliğe sahiptir.
• Sporcular için bir enerji deposudur.
• Bebeklerin büyümesinde ve gelişmesine yardımcı olur.
• Çocukların zeka gelişimine yardımcı olur.
• Gargara halinde ağız ve boğaz hastalıklarında etkilidir.
• Çocuklarda sıklıkla rastlanan pamukçukta da yaygın olarak kullanılır
KEÇİ BOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ
• Kolestrolü düşürür ve tansiyonu dengeler
• Kalbi takviye eder
• Cinsel gücü ve sperm sayısını artırıcı özelliği kesinlik kazanmıştır.
• Vücudu güçlendirip dinamize eder
• Kansızlığa birebirdir
• Dişleri besler Kemikleri güçlendirir
• Bağırsakları çalıştırır
• Çocuklar ve hamile bayanlar için faydalıdır
• Potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko içerir
• Akciğer rahatsızlıklarında da kullanılır.
ANDIZ PEKMEZİAndız pekmezi ise bronşit, öksürük, sarılık, kaşıntı, egzama, mide bulantısı, akciğer, karaciğere faydalı bir pekmezdir. Bütün pekmez cinslerinde olduğu gibi kan yapıcıdır ve enerji verir.
BAL:
Süratle kana karışır; hızlı bir enerji kaynağıdır: Bal ılık suyla karıştırıldığında 7 dakika içinde kana karışır. İçerdiği serbest şekerlerden dolayı beynin çalışması kolaylaşır. Bal, fruktoz ve glikoz gibi basit şekerlerin doğal bir karışımıdır. Yapılan son araştırmalara göre, şekerlerin bu kendine has karışımı yorgunluğun giderilmesinde en etkili yöntemdir ve atletik performansı artırmaktadır.
Kan yapımına destek olur: Bal, kan yapımı için vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar. Ayrıca kanın temizlenmesine de yardımcı olur. Kan dolaşımını düzenleyici ve kolaylaştırıcı yönde etkisi vardır. Damar sertliğine karşı önemli bir koruyucudur.
Antimikrobiktir: Antimikrobik etmenler belirli bakterilerin, mayanın ve küfün büyümesine engel olur. Balın, bakterinin barınmasına olanak tanımayan özelliği "inhibine etki" olarak adlandırılır. Balın antimikrobik olmasını sağlayan pek çok sebep vardır. Bunların arasında, mikroorganizmaların, büyümek için ihtiyaç duydukları su miktarını sınırlayan yüksek şeker içeriği, yüksek asit oranı (düşük pH), bakterileri büyümeleri için ihtiyaç duydukları nitrojenden mahrum bırakan içeriği sayılabilir. Balda hidrojen peroksit bulunması ve balın içerdiği antioksidanlar da bakterinin çoğalmasına engel olur.
Antioksidandır: Antioksidandır: Sağlıklı yaşamak isteyen herkesin özellikle antioksidan tüketmesi gerekir. Antioksidanlar, hücrelerde normal metabolizmanın zararlı yan ürünlerini temizleyen bileşenlerdir. Bunlar gıdaların bozulmasına yol açan ve birçok kronik hastalığa sebep olan yıkıcı kimyasal tepkimeleri yavaşlatabilen element4elerdir. Uzmanlar antioksidan bakımından zengin besinlerin kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıkları önleyebileceğine inanmaktadırlar. Balın içeriğinde de güçlü antioksidanlar mevcuttur: Pinocembrin, pinobaxin, chrisin ve galagin. Bunlardan pinocembrin, yalnızca balda bulunan bir antioksidandır.
Vitamin ve mineral deposudur: Bal, fruktoz ve glikoz gibi şekerlerin yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Nektar ve polen kaynaklarının niteliklerine göre değişmekle birlikte, balda B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktadır. Ayrıca bakır, iyot, demir ve çinko da az miktarlarda bulunur.
Yaraların tedavisinde kullanılır:
- Yaraların tedavisinde kullanıldığında, balın havadan nem çekebilme özelliği, iyileşmeyi hızlandırarak yara izi kalmasını önler. Çünkü bal, yaranın üzerini kaplayan yeni deriyi oluşturan epitel hücrelerin büyümesini hızlandırır. Böylece büyük yaralarda bile bal kullanıldığında doku nakli yapılması ihtiyacı ortadan kalkar.
- Bal, iyileşme sürecine dahil olan dokuları yeniden büyümeleri için uyarır. Yeni kılcal damarların oluşumunu hızlandırarak, derinin daha derindeki bağ dokusunun yerini alan fibroblastların büyümesini teşvik eder ve iyileşmenin gücünü artıran kolajen liflerinin üretimini hızlandırır.
- Balın, yaranın etrafındaki şişkinliği azaltan antienflamatuar bir etkisi vardır. Bu, kan dolaşımını artırır; böylece iyileşme süreci hızlanmış olur ve hissedilen acı azalır.
- Bal, yaranın altındaki dokulara yapışmaz; bu nedenle pansuman sırasında yeni oluşan dokuların yırtılması ve acı söz konusu olmaz.
- Ayrıca balın daha evvel belirttiğimiz antimikrobik etkisinden ötürü, bal enfeksiyon oluşmasını önleyen koruyucu bir engel oluşturur. Mevcut enfeksiyonu da yaralardan hızla temizler. Bakterilerin antibiyotik dirençli özelliklerine karşı bile etkilidir. Antiseptiklerin ve antibiyotiklerin tersine, yaradaki dokuların üzerinde olumsuz etkiler oluşmaz.
BELKİ ARANIZDA BUNLARI BİLEN OLACAKTIR AMA BİLMEYENLER VE BİLGİSİ EKSİK OLANLAR VE KUŞUN SUYUNA PEKMEZ VEYA BAL KOYMAKTAN SAKINANLAR KAFALARINDA BİR SORUN OLANLAR İÇİN BUNU KOYDUM
HEPSİNİ BEN YAZMADIM DİĞER SİTELERDEN PARÇA PARÇA TOPLADIM ÖNEMLİ OLAN NEREDEN BİLGİ KAYNAGI OLDUGU DEĞİL SİZİN BİLGİLENMENİZDİR.