oguz06
Üye
- Katılım
- 22 Haz 2010
- Mesajlar
- 75
- Tepkime puanı
- 2
- Yaş
- 49
- Ad Soyad
- Oğuzhan OĞUZ
- Meslek
- İnş.Müh.
- İlgi Alanı
- Kediler
Güvercinin kemiklerinin ağırlığı, tüylerinden daha hafiftir..
Kuluçkaya yatmış olan bir kuşun, belirli aralıklarla yumurtalarını çevirmesinin nedeni nedir?
Kuşlarda kuluçkaya yatma, vücut ısısı yardımıyla yumurta içindeki embriyo gelişiminin tamamlanmasına yardımcı olur. Karnın alt kısmında, kuluçka bölgesi adı verilen ve kuluçka zamanında tüyleri dökülen bölgedeki kılcal damarlardan yumurtaya geçirilen ısı, embriyonun gelişim sürecini tamamlamasında önemli rol oynar. Çoğu kuş türünde, kuluçka esnasında yumurtaların çevrilmesi davranışı görülür. Bunu, vücuttan yumurtaya geçen ısının ve yumurta içeriğindeki besin maddesinin (yolk), yumurta içerisinde homojen (eşit) bir şekilde dağılmasını sağlamak amacıyla yaparlar. Ayrıca embriyonun gelişim sürecinde, doku farklılaşması için gerekli olan hücre göçlerinde yerçekiminin etkisi vardır. Yumurtanın çevrilmesi sayesinde, yerçekimi etkisi de düzgü;n bir şekilde dağıtılarak, hücre göçünün seyrine de yardımcı olunur.
Deniz Candaş
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Göçmen kuşlar neden " V " şeklinde giderler?
Bazı kuşlar, göç sırasında binlerce km uçarlar. Bu kadar uzağa gidebilmek için, kuşların enerjilerini olabildiğince etkin biçimde kullanmaları gerekir. Bazı göçmen kuş sürüleri uçarken V şeklini alırlar. Bu sayede, arkadaki kuşlar daha az hava sürtünmeyle karşılaşırlar ve %70'e varan oranda enerji tasarrufu sağlamış olurlar. Doğal olarak, en başta uçan kuş en fazla enerjiyi harcar. Buna bir çözüm olarak, sürüdeki kuşlar sürekli yer değiştirirler. Yani, önde uçan kuş yorulduğunda arkaya geçer.
Alp Akoğlu
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Güvercinler Niye Takla Atar?
Güvercinlerde iki farklı nedenle görülen, iki farklı tip takla var. Bunlardan ilki, havada uçarken hafifçe yan dönme şeklinde görülen ve aslında güvercinlerle beslenen gökdoğan gibi yırtıcı kuş türlerine karşı kazanılmış olan bir savunma uyumu. Bu, doğal olarak artık genlerine yerleşmiş ve bir yaşam biçimi haline gelmiş bir özellik. Taklacı güvercin olarak bilinen ırklarda görülen takla davranışı da, bu şekilde bir uyum olarak kazanılmış ve ırk özelliği haline gelmiş. Diğeriyse, vitamin eksikliği ya da bir virüs nedeniyle ortaya çıkabilen, beyine giden sinir hücrelerinin üzerini kaplayan myelin kılıfın erimesine neden olan ve havalanırken ya da uçarken denge kaybı nedenli takla atma, yürürken daireler çizme, başın arkaya doğru yatması (stargazing: yıldız sayma) gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık. Bu takla zaten diğerinden belirgin olarak ayrılıyor ve sıklıkla hayvanların kontrollü bir şekilde beslenmesiyle iyileştirilebiliyor.
Deniz Candaş
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsan, kedi, köpek, fare, balık, tavuk, kuş vs. canlıların kaç kHz aralıklarındaki sesleri duyabilirler?
Canlıların hepsinde işitme duyusu mevcut değil. Bunun için, ses dalgalarının dış ortamdan alınmasına yardımcı olacak bir kulak deliğine, orta ve iç kulak bölgelerine, burada çeşitli yapılara ve beyinde de işitme duyusu için özelleşmiş bir bölgeye ihtiyaç duyuluyor. Belli hayvanlar, yaşam veya beslenme şekillerine bağlı olarak, diğer türlerden çok daha gelişmiş bir işitme duyusuna sahip. Birbirleriyle sesler yoluyla anlaşan canlılarda işitme aralığı çok daha geniş. Örneğin ötücü kuşların seslere karşı duyarlılığı, ötücü olmayan kuşlara göre çok daha yüksek. Buna bir diğer örnek ise balıklar. Balıklarda algılanabilir ses frekans aralığı, genel olarak 200-800 Hertz arasında değişiyor. Ancak bazı türlerde, 25-180 bin Hz aralığındaki oldukça yüksek frekansı sesleri (ultrasound) ile iletişim sağlanabiliyor. Gece avlanan canlılarda da işitme duyusu oldukça gelişmiş durumda. Çünkü bu canlılar, karanlıkta görme duyularını kullanamıyor olmalarını, başka bir şekilde telafi etmek durumundalar.
Çeşitli canlılarda “genel” olarak tanımlanan algılanabilir ses aralıkları, gruplara göre değişiklik göstermekle birlikte, şu şekilde:
İnsan: 20 Hz – 20 kHz
Kedi: 100 Hz – 60 kHz
Fare: 1 – 100 kHz
Köpek: 50 kHz’e kadar
Fil: 1 Hz – 20 kHz
Yılanlar: Dış kulakları olmadığı için ses dalgalarını alamazlar.
Kuş: 100-29.000 Hz
Balık: 200-800 Hz
Çekirge: 50 kHz’e kadar
Deniz Candaş
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Kuşlar uyurken niye ayaklarını yukarı çekerler?
Bazı kuşların uyurken bir bacaklarını gövdelerine doğru çekmelerinin nedeni bu hareketin kuşun vücudundan ısı kaybını önlemesi olarak açıklayabiliriz. Kuşların bacakları üzerinde tüyler bulunmadığı için bu açık bölgelerden ısı kaybı oldukça yüksek olabiliyor. Zaten dikkat edilirse kuşların uyuma sırasında vücut yüzeylerini olabildiğince küçültecek bir şekil aldıklarını, örneğin bacaklarını gövdeye doğru çekmenin yanı sıra başlarını da iyice gövdelerine gömdüklerini gözlemleyebiliriz.
Deniz Candaş
Güvercinler havada nasıl yön bulur?
Posta güvercinleri yön bulma konusunda olağanüstü yetenekleriyle biliniyor. Ancak yeni bir araştırma, güvercinlerin de yön belirlerken bazen insanlar gibi yolları izlediklerini ortaya koyuyor.
Oxford üniversitesi'nden Tim Guilford ve Dora Biro, üç yıl süreyle Oxford'daki güvercinleri izledi. İsviçreli ve İtalyan meslektaşlarının geliştirdikleri çok küçük GPS sistemlerini güvercinler üzerine yerleştirdiler. Guilford, 'kuşların en az enerji harcayacakları royayı kullanacaklarını tahmin ediyorduk' diyor. 'Ve bunu yaparken hangi coğrafi oluşumları referans olarak alacaklarını merak ediyorduk.'
Çalışmanın sonucu şaşırtıcıydı. Güvercinler, eve 10 km. kala güneşin gökyüzündeki konumu veya dünyanın manyetik alanı gibi yöntemlerden daha az yararlanıyorlardı.
Bunun yerine karayolu, demiryolu, nehir gibi yeryüzündeki belirgin ve düz işaretleri izleyerek -hatta bazı durumlarda yolu uzatarak- hedefe ulaşıyorlardı. Guilford, 'çok komikti' diyor. 'Gözlemlediğimiz bir güvercin karayolunu takip ederek bir göbeğe geldi ve anayollardan birine saptı. Daha sonra ikinci bir göbekten tekrar döndü. Diğer güvercinler ise Thames Nehri'ni takip etti ve ancak köprüye ulaştıklarında dönüş yaptılar.'
Guilford, düz ve ezberlenen bir rotaya sadık kalarak hedefe varmanın daha güvenilir ve kolay olabileceğini söylüyor. 'Yön bulmaya çalışırken aynı şeyleri yaptığımı düşündüğümde çok güldüm.'
Whitney Dangerfield
National Geographic Türkiye - Eylül 2004
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Yavru kuşlarda beslenme
Kuşlarda kursağın içi kuluçka periyodunun erken devrelerinde prolaktin hormonu salgısı tarafından hızla değişime uğrar. Kursakta kursak sütü adı verilen protein ve yağca zengin bir beyaz sıvı salgılanır. Bu sıvı yavruların yumurtadan çıktıkları ilk günlerde beslenmesini sağlar. Doğada yavru olarak bulunan kuşların ilk günlerde insan eli altında beslenip yaşatılması çok zordur. Annenin ilk günlerde mutlaka ağız sütünü vermesi gerekir. Eğer yavru 4 - 5 günlükse yaşama şansı nispeten fazladır. Ama gelişme hızı doğadaki yavru kuşlara göre nispeten düşüktür. Yavru kuşların sindirim sistemleri henüz tam anlamıyla gelişmediği için ilk zamanlarda sıvı gıdalara daha sonraki aşamalarda ise yavaş yavaş katı gıdalara geçilmesinde fayda vardır.Bu geçiş kademeli olması gerekir aksi taktirde yavru da sindirim bozuklukları görülür. Besleme aşaması kursağın şişkinliğine göre ayarlanır. En güzel yemleme az ve sık yemleme biçimidir.
Gerekli malzemeler: Bir enjektör, Ilık su (soğuk su verilmemeli), Yumurta sarısı (Esansiyel amino asit içeriği bakımından zengin) , Milupa bebek maması.
Kuşlara mamayı hergün taze formda sunmalısınız. Mamalar çok çabuk hava şartlarında bozulabilir.
Uludağ Üniv. Ziraat Fak.
Yemler ve Hayvan Bes. Anabilim Dalı
Araş. Görev. Taşkın DEĞİRMENCİOĞLU
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Su geçirmezlik ve kuşlar
Papağanlar ve balıkçıl kuşları kanatlarını temizlemek için bir çeşit "toz" üretirler. Bu toz tüylerinin yıpranmış uçlarından gelir. Bazı türlerde, güvercinler ve papağanlarda olduğu gibi kuşun tüyleri arasına dağılmıştır. Diğerlerinde özellikle balıkçıl kuşlarında bu tozlar küçük öbekler halinde toplanmıştır. Tozun ne işe yaradığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır, fakat kanatların su geçirmezliğine yardımcı olduğu tahmin edilmektedir. Beyaz balıkçıllar, pelikanlar ve diğer su kuşları kendilerini kuyruklarının alt kısmındaki derilerinde yer alan bir bezden salgılanan yağ ile yağlarlar. Yıkama, topraklama ve tozlamayla tüyler tekrar uçuşa uygun pozisyon için hazırlanır.
David Attenborough, The Life of Birds, s.53
İnsanın ve güvercinlerin görüş açısı kaç derecedir?
İnsanların görüş alanı, toplam 180°. Ancak, binokular görüş denilen iki gözün görüş alanlarının çakışmasıyla ortaya çıkan alan 120°. Köpeklerde ve kedilerde toplam görüş alanı 150°, binokular görüş alanı 85°. Gözleri, başın iki yanında bulunan hayvanlarda toplam görüş alanı artmasına karşın binokular görüş alanı azalıyor. Atlarda toplam görüş alanı 350°, binokular görüş alanı 65°, güvercinlerde toplamda görüş alanı 300°-340°, binokular görüş alanı 20° - 30°. Belki de en şaşırtıcı olan, kafasını 200° çevirebilen baykuşların binokular görüş alanının az, 70° olması. Baykuşların toplamda görüş alanı 110°’dir.
Tuğba Can
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Göç Rekorları
Uzun mesafede göç etme konusunda rekor her yıl 25,000 km. uçarak Kuzey kutbu ile Güney kutbu arasında mekik dokuyan Kutup Sumrusuna ait. Yine kutup çevresinde üreyen birçok kıyıkuşunun uzak G.Amerika kıyılarına yolculuğu 13,000 km. yi bulur. ABD nin kuzeydoğu kıyısındaki Morina Burnu üzerinden bazen tek gecede 12 milyon kuşun denize doğru göç yolculuklarına başladıkları biliniyor.
Dalgalar halinde önce okyonusun içlerine güneydoğu yönünde uçan kuşlar, Bermuda adasını geçtikten sonra arkalarına güçlü rüzgarları alarak bu sefer güneydoğuya, Güney Amerika kıyılarına yönelirler. 80-90 saat süren bu epik yolculuğun sonunda hedefe ulaşan bireyler tüm yağ depolarını tüketmiş, proteinlerinin çoğunu metabolize etmiş, vücutlarındaki suyu son damlasına kadar kullanmış, deyim yerindeyse 'bir deri bir kemik' kalmışlardır. Bu bir insanın 80 saat boyunca Süreyya Ayhan'ın 1500 m. süratiyle koşmasına denk geliyor. Eğer kuşlar iç yağ yerine benzin yaksaydı, 1 litre benzinle 250,000 km. yol yapabilirlerdi. Bir başka hesapla arabanız bu kuşlar kadar verimli çalışsaydılar bir bardak benzinle (150 ml.) dünyanın çevresini dolanabilirdiniz!
C.Can Bilgin
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Mucizelerin ta kendisi: Kuşlar..
Okyanusun ortasında yapayalnız, yön bulmaya çalışıyorsun, yıldızlara bak, kuzey yıldızını bul en çok parlayanı olacaktı, hangisi, tanrım.... okyanusta yıldızların hepsi birden ne çok parlıyor, afrika ne yönde acaba?? Göç, kuşlara özgü mucizelerden yalnızca biri, kuşların dünyası mucizelerle doludur, onlar binlerce kilometreyi ellerinde pusula olmadan , bu konuda herhangi bir eğitim almadan aşar ve dünyanın ücra köşesinde bir yıl önce bıraktıkları bir yuvayı elleriyle koymuş gibi bulurlar. Yerleşik insan yaşamı ile karşılaştırıldığında kuşlarınki kompleks bir yaşam biçimidir. Plastik bir okul cetveli büyüklüğündeki Kuzey Sumrusu (Sterna paradisaea) göç sırasında o küçücük gövdesine sığdırdığı enerji ile 36.000 km yol kateder. Leylek ve benzeri büyük kuşlar ise uzun mesafeleri aşmak için termallerden (ılık hava akımları) yararlanırlar, termaller sadece karalar üzerinde oluştuğundan leylekler denizüstü geçişleri az olan yolları seçerler. Bu yüzden göç eden binlerce Leyleğin (Ciconia ciconia) İstanbul Boğazı üzerinden geçtiğini görebilirsiniz, böyle muhteşem bir göçe şahit olmak, “leyleği havada gördü” deyişini anlamsız kılabilir. Deniz üzerinde güçlü termaller bulunmadığından albatroslar gibi süzülen kuşlar dalgaların ve havanın yarattığı rüzgarları kullanarak ilerlerler, 9 kg lık bir albatros vücut ağırlığının sadece %1 ini kullanarak ve kanat çırpmaksızın bu şekilde 100 km süzülebilir.
Serhan Oksay
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Telek dibi patlaması - Kanat patlatma
Kanat patlatma tabiri kanımca kanat eklem yerindeki açılmalar için kullanılmalıdır. Taklacı güvercinlerde sert oyun yapan kuşlarda kanatların hızlı vurulması bu tür açılmalara neden olmaktadır. Bu anlamda kanat patlatan güvercinler yaraları kapanana kadar bir süre uüurulmamamalıdır. Ancak tekrar uçurulduğunda gene kanat patlatabilir. Sert oyun özelliği kuşun genetik yapısına özgüdür bu nedenle aynı kuşun yavrularında da benzer özellikler görülme ihtimali bulunmaktadır. Ne yazık ki günümüzde bu tür sert oyunlu taklacılar kostümün ön plana çıkartılması sonucu gittikçe azalmaktadır.
İçi kan dolu teleklerin patlaması durumunun ise telek dibi patlaması olarak adlandırılmasının daha uygun olacağı görüşündeyim. Telek dibi patlaması, genetik bir durum değildir. Daha çok iki nedenle olabilmektedir. Birincisi Atsinekleri, ikincisi ise mantar hastalıklarıdır. At sinekleri içi yeni kan dolan telekleri delerek buradaki kanı içmektedirler. Bu durumda bu telek çürüyerek düşmektedir. Aynı olaya neden olan diğer bir etken ise Aspergillosis ve Cadidiasis adı verilen mantar hastalıklarıdır. Bu hastalıkların tüy ve deride gözlenen formları benzer bir etki yaratarak yeni çıkan teleklerin patlayarak çürümelerine neden olurlar.
Yavuz İşçen
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir Mucize Nuh Tufanı :
Eski Ahit’te yer alan efsanelerden biri, Hazreti Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı ademoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazreti Nuh’a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazreti Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazreti Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan "güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın simgesi olur." Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün.
Yahudilikte geçen bu hikayenin kahramanı güvercin, İslam dininde, Nuh Peygamber'e tufanın sona erdiğini bildiren zeytin dalını getiren güvercin olarak yer alır. Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilen İsa'nın omzuna Tanrı bir güvercin olarak konar. Hz.Muhammet'i saklandığı mağaranın önünde yuva yaparak, Kureyşliler'e yakalanmaktan kurtaran da güvercindir; Kısacası dinler tarihinin tümünde ve Anadolu coğrafyasında güvercin en önemli figürlerden biridir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Tanrı bir gün peygamberin birine bir sandık hediye eder ve derki ;
- Bu sandığı sana emanet ediyorum ama sakın ola ki içini açıp bakmayasın...
Tamam der peygamber.. Aradan zaman geçer ve peygamberi bir merak sarar acaba sandıkta ne vardır? İçi içini kemirmektedir. Sonunda dayanamaz vesandığı azıcık aralayıp içine göz atar ama sandığı aralar aralamaz içinden bir sarı güvercin ve bir mavi güvercin uçuverir.Peygamber son hamleyle sandığı kapatır ve içinde tek bir beyaz güvercin kalır...
Ve Tanrı yanına gelir, peygamber işlediği günahın farkındadır, mahçuptur.Tanrı şöyle seslenir; Kaçırdığın o sarı güvercin insanoğlu için sonsuza dek yaşamdı yani ölümsüzlüktü. Kaçırdığın o mavi güvercin sonsuza dek mutluluk yani -BARIŞ- tı. Peki der Peygamber içinde kalan beyaz olanı nedir? Tanrı cevap verir..
- O da sonsuza dek -UMUT- tur.
Umutlarınızın uçup gitmemesi dileğiyle...."
Kuluçkaya yatmış olan bir kuşun, belirli aralıklarla yumurtalarını çevirmesinin nedeni nedir?
Kuşlarda kuluçkaya yatma, vücut ısısı yardımıyla yumurta içindeki embriyo gelişiminin tamamlanmasına yardımcı olur. Karnın alt kısmında, kuluçka bölgesi adı verilen ve kuluçka zamanında tüyleri dökülen bölgedeki kılcal damarlardan yumurtaya geçirilen ısı, embriyonun gelişim sürecini tamamlamasında önemli rol oynar. Çoğu kuş türünde, kuluçka esnasında yumurtaların çevrilmesi davranışı görülür. Bunu, vücuttan yumurtaya geçen ısının ve yumurta içeriğindeki besin maddesinin (yolk), yumurta içerisinde homojen (eşit) bir şekilde dağılmasını sağlamak amacıyla yaparlar. Ayrıca embriyonun gelişim sürecinde, doku farklılaşması için gerekli olan hücre göçlerinde yerçekiminin etkisi vardır. Yumurtanın çevrilmesi sayesinde, yerçekimi etkisi de düzgü;n bir şekilde dağıtılarak, hücre göçünün seyrine de yardımcı olunur.
Deniz Candaş
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Göçmen kuşlar neden " V " şeklinde giderler?
Bazı kuşlar, göç sırasında binlerce km uçarlar. Bu kadar uzağa gidebilmek için, kuşların enerjilerini olabildiğince etkin biçimde kullanmaları gerekir. Bazı göçmen kuş sürüleri uçarken V şeklini alırlar. Bu sayede, arkadaki kuşlar daha az hava sürtünmeyle karşılaşırlar ve %70'e varan oranda enerji tasarrufu sağlamış olurlar. Doğal olarak, en başta uçan kuş en fazla enerjiyi harcar. Buna bir çözüm olarak, sürüdeki kuşlar sürekli yer değiştirirler. Yani, önde uçan kuş yorulduğunda arkaya geçer.
Alp Akoğlu
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Güvercinler Niye Takla Atar?
Güvercinlerde iki farklı nedenle görülen, iki farklı tip takla var. Bunlardan ilki, havada uçarken hafifçe yan dönme şeklinde görülen ve aslında güvercinlerle beslenen gökdoğan gibi yırtıcı kuş türlerine karşı kazanılmış olan bir savunma uyumu. Bu, doğal olarak artık genlerine yerleşmiş ve bir yaşam biçimi haline gelmiş bir özellik. Taklacı güvercin olarak bilinen ırklarda görülen takla davranışı da, bu şekilde bir uyum olarak kazanılmış ve ırk özelliği haline gelmiş. Diğeriyse, vitamin eksikliği ya da bir virüs nedeniyle ortaya çıkabilen, beyine giden sinir hücrelerinin üzerini kaplayan myelin kılıfın erimesine neden olan ve havalanırken ya da uçarken denge kaybı nedenli takla atma, yürürken daireler çizme, başın arkaya doğru yatması (stargazing: yıldız sayma) gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık. Bu takla zaten diğerinden belirgin olarak ayrılıyor ve sıklıkla hayvanların kontrollü bir şekilde beslenmesiyle iyileştirilebiliyor.
Deniz Candaş
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsan, kedi, köpek, fare, balık, tavuk, kuş vs. canlıların kaç kHz aralıklarındaki sesleri duyabilirler?
Canlıların hepsinde işitme duyusu mevcut değil. Bunun için, ses dalgalarının dış ortamdan alınmasına yardımcı olacak bir kulak deliğine, orta ve iç kulak bölgelerine, burada çeşitli yapılara ve beyinde de işitme duyusu için özelleşmiş bir bölgeye ihtiyaç duyuluyor. Belli hayvanlar, yaşam veya beslenme şekillerine bağlı olarak, diğer türlerden çok daha gelişmiş bir işitme duyusuna sahip. Birbirleriyle sesler yoluyla anlaşan canlılarda işitme aralığı çok daha geniş. Örneğin ötücü kuşların seslere karşı duyarlılığı, ötücü olmayan kuşlara göre çok daha yüksek. Buna bir diğer örnek ise balıklar. Balıklarda algılanabilir ses frekans aralığı, genel olarak 200-800 Hertz arasında değişiyor. Ancak bazı türlerde, 25-180 bin Hz aralığındaki oldukça yüksek frekansı sesleri (ultrasound) ile iletişim sağlanabiliyor. Gece avlanan canlılarda da işitme duyusu oldukça gelişmiş durumda. Çünkü bu canlılar, karanlıkta görme duyularını kullanamıyor olmalarını, başka bir şekilde telafi etmek durumundalar.
Çeşitli canlılarda “genel” olarak tanımlanan algılanabilir ses aralıkları, gruplara göre değişiklik göstermekle birlikte, şu şekilde:
İnsan: 20 Hz – 20 kHz
Kedi: 100 Hz – 60 kHz
Fare: 1 – 100 kHz
Köpek: 50 kHz’e kadar
Fil: 1 Hz – 20 kHz
Yılanlar: Dış kulakları olmadığı için ses dalgalarını alamazlar.
Kuş: 100-29.000 Hz
Balık: 200-800 Hz
Çekirge: 50 kHz’e kadar
Deniz Candaş
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Kuşlar uyurken niye ayaklarını yukarı çekerler?
Bazı kuşların uyurken bir bacaklarını gövdelerine doğru çekmelerinin nedeni bu hareketin kuşun vücudundan ısı kaybını önlemesi olarak açıklayabiliriz. Kuşların bacakları üzerinde tüyler bulunmadığı için bu açık bölgelerden ısı kaybı oldukça yüksek olabiliyor. Zaten dikkat edilirse kuşların uyuma sırasında vücut yüzeylerini olabildiğince küçültecek bir şekil aldıklarını, örneğin bacaklarını gövdeye doğru çekmenin yanı sıra başlarını da iyice gövdelerine gömdüklerini gözlemleyebiliriz.
Deniz Candaş
Güvercinler havada nasıl yön bulur?
Posta güvercinleri yön bulma konusunda olağanüstü yetenekleriyle biliniyor. Ancak yeni bir araştırma, güvercinlerin de yön belirlerken bazen insanlar gibi yolları izlediklerini ortaya koyuyor.
Oxford üniversitesi'nden Tim Guilford ve Dora Biro, üç yıl süreyle Oxford'daki güvercinleri izledi. İsviçreli ve İtalyan meslektaşlarının geliştirdikleri çok küçük GPS sistemlerini güvercinler üzerine yerleştirdiler. Guilford, 'kuşların en az enerji harcayacakları royayı kullanacaklarını tahmin ediyorduk' diyor. 'Ve bunu yaparken hangi coğrafi oluşumları referans olarak alacaklarını merak ediyorduk.'
Çalışmanın sonucu şaşırtıcıydı. Güvercinler, eve 10 km. kala güneşin gökyüzündeki konumu veya dünyanın manyetik alanı gibi yöntemlerden daha az yararlanıyorlardı.
Bunun yerine karayolu, demiryolu, nehir gibi yeryüzündeki belirgin ve düz işaretleri izleyerek -hatta bazı durumlarda yolu uzatarak- hedefe ulaşıyorlardı. Guilford, 'çok komikti' diyor. 'Gözlemlediğimiz bir güvercin karayolunu takip ederek bir göbeğe geldi ve anayollardan birine saptı. Daha sonra ikinci bir göbekten tekrar döndü. Diğer güvercinler ise Thames Nehri'ni takip etti ve ancak köprüye ulaştıklarında dönüş yaptılar.'
Guilford, düz ve ezberlenen bir rotaya sadık kalarak hedefe varmanın daha güvenilir ve kolay olabileceğini söylüyor. 'Yön bulmaya çalışırken aynı şeyleri yaptığımı düşündüğümde çok güldüm.'
Whitney Dangerfield
National Geographic Türkiye - Eylül 2004
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Yavru kuşlarda beslenme
Kuşlarda kursağın içi kuluçka periyodunun erken devrelerinde prolaktin hormonu salgısı tarafından hızla değişime uğrar. Kursakta kursak sütü adı verilen protein ve yağca zengin bir beyaz sıvı salgılanır. Bu sıvı yavruların yumurtadan çıktıkları ilk günlerde beslenmesini sağlar. Doğada yavru olarak bulunan kuşların ilk günlerde insan eli altında beslenip yaşatılması çok zordur. Annenin ilk günlerde mutlaka ağız sütünü vermesi gerekir. Eğer yavru 4 - 5 günlükse yaşama şansı nispeten fazladır. Ama gelişme hızı doğadaki yavru kuşlara göre nispeten düşüktür. Yavru kuşların sindirim sistemleri henüz tam anlamıyla gelişmediği için ilk zamanlarda sıvı gıdalara daha sonraki aşamalarda ise yavaş yavaş katı gıdalara geçilmesinde fayda vardır.Bu geçiş kademeli olması gerekir aksi taktirde yavru da sindirim bozuklukları görülür. Besleme aşaması kursağın şişkinliğine göre ayarlanır. En güzel yemleme az ve sık yemleme biçimidir.
Gerekli malzemeler: Bir enjektör, Ilık su (soğuk su verilmemeli), Yumurta sarısı (Esansiyel amino asit içeriği bakımından zengin) , Milupa bebek maması.
Kuşlara mamayı hergün taze formda sunmalısınız. Mamalar çok çabuk hava şartlarında bozulabilir.
Uludağ Üniv. Ziraat Fak.
Yemler ve Hayvan Bes. Anabilim Dalı
Araş. Görev. Taşkın DEĞİRMENCİOĞLU
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Su geçirmezlik ve kuşlar
Papağanlar ve balıkçıl kuşları kanatlarını temizlemek için bir çeşit "toz" üretirler. Bu toz tüylerinin yıpranmış uçlarından gelir. Bazı türlerde, güvercinler ve papağanlarda olduğu gibi kuşun tüyleri arasına dağılmıştır. Diğerlerinde özellikle balıkçıl kuşlarında bu tozlar küçük öbekler halinde toplanmıştır. Tozun ne işe yaradığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır, fakat kanatların su geçirmezliğine yardımcı olduğu tahmin edilmektedir. Beyaz balıkçıllar, pelikanlar ve diğer su kuşları kendilerini kuyruklarının alt kısmındaki derilerinde yer alan bir bezden salgılanan yağ ile yağlarlar. Yıkama, topraklama ve tozlamayla tüyler tekrar uçuşa uygun pozisyon için hazırlanır.
David Attenborough, The Life of Birds, s.53
İnsanın ve güvercinlerin görüş açısı kaç derecedir?
İnsanların görüş alanı, toplam 180°. Ancak, binokular görüş denilen iki gözün görüş alanlarının çakışmasıyla ortaya çıkan alan 120°. Köpeklerde ve kedilerde toplam görüş alanı 150°, binokular görüş alanı 85°. Gözleri, başın iki yanında bulunan hayvanlarda toplam görüş alanı artmasına karşın binokular görüş alanı azalıyor. Atlarda toplam görüş alanı 350°, binokular görüş alanı 65°, güvercinlerde toplamda görüş alanı 300°-340°, binokular görüş alanı 20° - 30°. Belki de en şaşırtıcı olan, kafasını 200° çevirebilen baykuşların binokular görüş alanının az, 70° olması. Baykuşların toplamda görüş alanı 110°’dir.
Tuğba Can
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Göç Rekorları
Uzun mesafede göç etme konusunda rekor her yıl 25,000 km. uçarak Kuzey kutbu ile Güney kutbu arasında mekik dokuyan Kutup Sumrusuna ait. Yine kutup çevresinde üreyen birçok kıyıkuşunun uzak G.Amerika kıyılarına yolculuğu 13,000 km. yi bulur. ABD nin kuzeydoğu kıyısındaki Morina Burnu üzerinden bazen tek gecede 12 milyon kuşun denize doğru göç yolculuklarına başladıkları biliniyor.
Dalgalar halinde önce okyonusun içlerine güneydoğu yönünde uçan kuşlar, Bermuda adasını geçtikten sonra arkalarına güçlü rüzgarları alarak bu sefer güneydoğuya, Güney Amerika kıyılarına yönelirler. 80-90 saat süren bu epik yolculuğun sonunda hedefe ulaşan bireyler tüm yağ depolarını tüketmiş, proteinlerinin çoğunu metabolize etmiş, vücutlarındaki suyu son damlasına kadar kullanmış, deyim yerindeyse 'bir deri bir kemik' kalmışlardır. Bu bir insanın 80 saat boyunca Süreyya Ayhan'ın 1500 m. süratiyle koşmasına denk geliyor. Eğer kuşlar iç yağ yerine benzin yaksaydı, 1 litre benzinle 250,000 km. yol yapabilirlerdi. Bir başka hesapla arabanız bu kuşlar kadar verimli çalışsaydılar bir bardak benzinle (150 ml.) dünyanın çevresini dolanabilirdiniz!
C.Can Bilgin
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Mucizelerin ta kendisi: Kuşlar..
Okyanusun ortasında yapayalnız, yön bulmaya çalışıyorsun, yıldızlara bak, kuzey yıldızını bul en çok parlayanı olacaktı, hangisi, tanrım.... okyanusta yıldızların hepsi birden ne çok parlıyor, afrika ne yönde acaba?? Göç, kuşlara özgü mucizelerden yalnızca biri, kuşların dünyası mucizelerle doludur, onlar binlerce kilometreyi ellerinde pusula olmadan , bu konuda herhangi bir eğitim almadan aşar ve dünyanın ücra köşesinde bir yıl önce bıraktıkları bir yuvayı elleriyle koymuş gibi bulurlar. Yerleşik insan yaşamı ile karşılaştırıldığında kuşlarınki kompleks bir yaşam biçimidir. Plastik bir okul cetveli büyüklüğündeki Kuzey Sumrusu (Sterna paradisaea) göç sırasında o küçücük gövdesine sığdırdığı enerji ile 36.000 km yol kateder. Leylek ve benzeri büyük kuşlar ise uzun mesafeleri aşmak için termallerden (ılık hava akımları) yararlanırlar, termaller sadece karalar üzerinde oluştuğundan leylekler denizüstü geçişleri az olan yolları seçerler. Bu yüzden göç eden binlerce Leyleğin (Ciconia ciconia) İstanbul Boğazı üzerinden geçtiğini görebilirsiniz, böyle muhteşem bir göçe şahit olmak, “leyleği havada gördü” deyişini anlamsız kılabilir. Deniz üzerinde güçlü termaller bulunmadığından albatroslar gibi süzülen kuşlar dalgaların ve havanın yarattığı rüzgarları kullanarak ilerlerler, 9 kg lık bir albatros vücut ağırlığının sadece %1 ini kullanarak ve kanat çırpmaksızın bu şekilde 100 km süzülebilir.
Serhan Oksay
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Telek dibi patlaması - Kanat patlatma
Kanat patlatma tabiri kanımca kanat eklem yerindeki açılmalar için kullanılmalıdır. Taklacı güvercinlerde sert oyun yapan kuşlarda kanatların hızlı vurulması bu tür açılmalara neden olmaktadır. Bu anlamda kanat patlatan güvercinler yaraları kapanana kadar bir süre uüurulmamamalıdır. Ancak tekrar uçurulduğunda gene kanat patlatabilir. Sert oyun özelliği kuşun genetik yapısına özgüdür bu nedenle aynı kuşun yavrularında da benzer özellikler görülme ihtimali bulunmaktadır. Ne yazık ki günümüzde bu tür sert oyunlu taklacılar kostümün ön plana çıkartılması sonucu gittikçe azalmaktadır.
İçi kan dolu teleklerin patlaması durumunun ise telek dibi patlaması olarak adlandırılmasının daha uygun olacağı görüşündeyim. Telek dibi patlaması, genetik bir durum değildir. Daha çok iki nedenle olabilmektedir. Birincisi Atsinekleri, ikincisi ise mantar hastalıklarıdır. At sinekleri içi yeni kan dolan telekleri delerek buradaki kanı içmektedirler. Bu durumda bu telek çürüyerek düşmektedir. Aynı olaya neden olan diğer bir etken ise Aspergillosis ve Cadidiasis adı verilen mantar hastalıklarıdır. Bu hastalıkların tüy ve deride gözlenen formları benzer bir etki yaratarak yeni çıkan teleklerin patlayarak çürümelerine neden olurlar.
Yavuz İşçen
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir Mucize Nuh Tufanı :
Eski Ahit’te yer alan efsanelerden biri, Hazreti Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı ademoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazreti Nuh’a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazreti Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazreti Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan "güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın simgesi olur." Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün.
Yahudilikte geçen bu hikayenin kahramanı güvercin, İslam dininde, Nuh Peygamber'e tufanın sona erdiğini bildiren zeytin dalını getiren güvercin olarak yer alır. Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilen İsa'nın omzuna Tanrı bir güvercin olarak konar. Hz.Muhammet'i saklandığı mağaranın önünde yuva yaparak, Kureyşliler'e yakalanmaktan kurtaran da güvercindir; Kısacası dinler tarihinin tümünde ve Anadolu coğrafyasında güvercin en önemli figürlerden biridir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Tanrı bir gün peygamberin birine bir sandık hediye eder ve derki ;
- Bu sandığı sana emanet ediyorum ama sakın ola ki içini açıp bakmayasın...
Tamam der peygamber.. Aradan zaman geçer ve peygamberi bir merak sarar acaba sandıkta ne vardır? İçi içini kemirmektedir. Sonunda dayanamaz vesandığı azıcık aralayıp içine göz atar ama sandığı aralar aralamaz içinden bir sarı güvercin ve bir mavi güvercin uçuverir.Peygamber son hamleyle sandığı kapatır ve içinde tek bir beyaz güvercin kalır...
Ve Tanrı yanına gelir, peygamber işlediği günahın farkındadır, mahçuptur.Tanrı şöyle seslenir; Kaçırdığın o sarı güvercin insanoğlu için sonsuza dek yaşamdı yani ölümsüzlüktü. Kaçırdığın o mavi güvercin sonsuza dek mutluluk yani -BARIŞ- tı. Peki der Peygamber içinde kalan beyaz olanı nedir? Tanrı cevap verir..
- O da sonsuza dek -UMUT- tur.
Umutlarınızın uçup gitmemesi dileğiyle...."