cevdet özbayer
Gold Üye
- Katılım
- 7 Haz 2009
- Mesajlar
- 363
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 79
- Ad Soyad
- cevdet özbayer
- Meslek
- emekli
- İlgi Alanı
- Kediler
Site üyelerinin,İslam aleminin ve bütün kuşçuların Mevlid Kandili Mübarek Olsun...
MEVLİD-İ NEBİ
Yüce Rabbimizin bütün alemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz(s.a.s.) in bir mevlid-i şerifine daha ulaşmanın haz ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Efendimiz in doğumu, öteden beri mümin gönüllerde sürûr, veçhelerde beşâret, lisanda ise;
Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır
Bu gelen tevhid-i irfan kânıdır
Bu gelen aşkına devreyler felek
Yüzüne müştak durur ins ü melek.
dizeleriyle tezahür etmiştir.
İnsanlığın yaratılış gayesini unuttuğu, insani erdemlerden uzaklaştığı, cehalet ve zulmün karanlığının ortalığı kapladığı bir dönemde Mekke ufkundan kainata bir güneş olup doğmuştu Efendimiz. Bir müjdeci, bir şahit, bir uyarıcı, Allah ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil1 olarak göndermişti Yüce Rabbimiz onu…
O, bir melek olmadığı gibi, sıradan bir beşer de değildi. Yüce Mevladan vahyi alan, insanlara anlatıp öğretendi. O; Ey örtüsüne bürünen kalk ve anlat.2 emrine muhatap olmuş, bu kudsi görevi yerine getirebilmek için gecesini gündüzüne katmıştı. Efendimiz bu çileli yolda kınanma, hakaret, itham, boykot ve hicret gibi nice güçlüklere karşı büyük bir sabır göstermişti. Tıpkı Nebi kardeşleri Yunus, Hud, Salih, İbrahim ve diğerleri gibi.
Abdullahın yetimi, Aminenin emaneti Halilürrahman İbrahim(a.s.)ın duası ve müminlerin gözbebeği Yüce Nebi, Rabbimizin insanlığa en büyük ikramıdır. Bu hakikat; Andolsun Allah müminlere, kendi içlerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur...3 ayetiyle duyurulmuştur.
Efendimiz cehlin yerine bilgi ve hikmeti, zulmün yerine hak ve adaleti getirmiştir. Ben Muhammedim, ben Ahmedim, ben rahmet peygamberiyim4 diyen Kutlu Nebi(s.a.s.); nefret ve kinle paslanan yürekleri, körelmiş vicdanları muhabbet ve merhametle yeniden inşa ve ihya etmiştir.
Kuranın ifadesiyle O, bizim içimizden bize gelmiş5 bir elçidir. İçimizden biri olması, Onun örnekliğinin ve örnek alınmasının da bir gereğidir. Onun gibi bir kul, Onun gibi bir evlat, Onun gibi bir eş, Onun gibi bir baba, Onun gibi bir arkadaş, Onun gibi bir komşu, Onun gibi bir yönetici olmanın imkânı sunulmuştur bizlere…
Kerim Kitabımız, Allahı sevmenin ve sevgisine erişmenin Resulümüze uymakla mümkün olacağını beyan etmiştir.6 Asr-ı Saadetten bugüne değin bütün müminler bu ilahi çağrıya uyarak, gönüllerini Efendimizin muhabbetine adamışlardır. İsimlerine, düşünce ve davranışlarına, şiir, musiki ve sanat eserlerine kısaca tüm hayatlarına bu sevgiyi gergef gergef nakşetmişlerdir. Efendimizin adını andıkları ya da işittiklerinde salavat getirmeyi ona saygının bir gereği kabul etmişlerdir. Veladet bahrinde; Doğdu ol saatte ol Sultan-ı din / Nura gark oldu semavat u zemin kısmı okunurken oturmayı edebe aykırı görmüş, sanki Resulullahın manevi şahsiyetleri meclisi teşrif edercesine Onun kudümünü ayakta karşılamışlardır. Aziz Mahmud Hüdai hazretleri bu teşrife duyduğumuz minnettarlığı ne güzel dile getirmiştir: Kudümün rahmet u zevk u safadır Ya Resulallah / Zuhurun derd-i uşşaka devadır Ya Resulallah.
Efendimize sevgimiz Onu çok iyi anlamak, getirdiği mesajı benimsemek ve hayatımıza aktarmakla tezahür etmelidir. Onun bizzat Rabbimiz tarafından meth u sena edilen ahlakını örnek alabildiğimiz, merhamet, şefkat, adalet, hoşgörü ve daha nice güzel vasıflarını ilke edinebildiğimiz, kısacası bizler de Onun gibi canlı birer Kuran haline gelebildiğimizde Resulümüze sevgi ve bağlılığımızı göstermiş olacağız.
Yüce Mevlamız, gönlümüzden Efendimizin sevgisini hiç eksik etmesin. Bugün bu kutlu mabedi dolduran siz kıymetli cemaatimizin mevlid kandilini tebrik ederken, Habib-i Kibriyanın manevi huzurunda kemal-i edeple deriz ki:
Ey velâdeti yeryüzünün baharı, insanlığın bayramı olan, gönüller sultanı, canda canan Yüce Resul! Sizi tanımış ve size iman etmiş olmaktan dolayı biz, erişilebilecek en büyük nimete ermenin idrakiyle Rabbimize sonsuz hamd ve sena ediyoruz. Ruhu tayyibenize gönül dolusu salat ve selam olsun. Allahümme salli alâ seyyidina Muhammed..
Kaynak:
1. Ahzab, 33/45-46
2. Müddessir, 74/1-2
3. Al-i İmran, 3/164
4. Müslim, Kitâbul-Fedâil, 126
5. Tevbe, 9/128
6. Al-i İmran, 3/31
MEVLİD-İ NEBİ
Yüce Rabbimizin bütün alemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz(s.a.s.) in bir mevlid-i şerifine daha ulaşmanın haz ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Efendimiz in doğumu, öteden beri mümin gönüllerde sürûr, veçhelerde beşâret, lisanda ise;
Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır
Bu gelen tevhid-i irfan kânıdır
Bu gelen aşkına devreyler felek
Yüzüne müştak durur ins ü melek.
dizeleriyle tezahür etmiştir.
İnsanlığın yaratılış gayesini unuttuğu, insani erdemlerden uzaklaştığı, cehalet ve zulmün karanlığının ortalığı kapladığı bir dönemde Mekke ufkundan kainata bir güneş olup doğmuştu Efendimiz. Bir müjdeci, bir şahit, bir uyarıcı, Allah ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil1 olarak göndermişti Yüce Rabbimiz onu…
O, bir melek olmadığı gibi, sıradan bir beşer de değildi. Yüce Mevladan vahyi alan, insanlara anlatıp öğretendi. O; Ey örtüsüne bürünen kalk ve anlat.2 emrine muhatap olmuş, bu kudsi görevi yerine getirebilmek için gecesini gündüzüne katmıştı. Efendimiz bu çileli yolda kınanma, hakaret, itham, boykot ve hicret gibi nice güçlüklere karşı büyük bir sabır göstermişti. Tıpkı Nebi kardeşleri Yunus, Hud, Salih, İbrahim ve diğerleri gibi.
Abdullahın yetimi, Aminenin emaneti Halilürrahman İbrahim(a.s.)ın duası ve müminlerin gözbebeği Yüce Nebi, Rabbimizin insanlığa en büyük ikramıdır. Bu hakikat; Andolsun Allah müminlere, kendi içlerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur...3 ayetiyle duyurulmuştur.
Efendimiz cehlin yerine bilgi ve hikmeti, zulmün yerine hak ve adaleti getirmiştir. Ben Muhammedim, ben Ahmedim, ben rahmet peygamberiyim4 diyen Kutlu Nebi(s.a.s.); nefret ve kinle paslanan yürekleri, körelmiş vicdanları muhabbet ve merhametle yeniden inşa ve ihya etmiştir.
Kuranın ifadesiyle O, bizim içimizden bize gelmiş5 bir elçidir. İçimizden biri olması, Onun örnekliğinin ve örnek alınmasının da bir gereğidir. Onun gibi bir kul, Onun gibi bir evlat, Onun gibi bir eş, Onun gibi bir baba, Onun gibi bir arkadaş, Onun gibi bir komşu, Onun gibi bir yönetici olmanın imkânı sunulmuştur bizlere…
Kerim Kitabımız, Allahı sevmenin ve sevgisine erişmenin Resulümüze uymakla mümkün olacağını beyan etmiştir.6 Asr-ı Saadetten bugüne değin bütün müminler bu ilahi çağrıya uyarak, gönüllerini Efendimizin muhabbetine adamışlardır. İsimlerine, düşünce ve davranışlarına, şiir, musiki ve sanat eserlerine kısaca tüm hayatlarına bu sevgiyi gergef gergef nakşetmişlerdir. Efendimizin adını andıkları ya da işittiklerinde salavat getirmeyi ona saygının bir gereği kabul etmişlerdir. Veladet bahrinde; Doğdu ol saatte ol Sultan-ı din / Nura gark oldu semavat u zemin kısmı okunurken oturmayı edebe aykırı görmüş, sanki Resulullahın manevi şahsiyetleri meclisi teşrif edercesine Onun kudümünü ayakta karşılamışlardır. Aziz Mahmud Hüdai hazretleri bu teşrife duyduğumuz minnettarlığı ne güzel dile getirmiştir: Kudümün rahmet u zevk u safadır Ya Resulallah / Zuhurun derd-i uşşaka devadır Ya Resulallah.
Efendimize sevgimiz Onu çok iyi anlamak, getirdiği mesajı benimsemek ve hayatımıza aktarmakla tezahür etmelidir. Onun bizzat Rabbimiz tarafından meth u sena edilen ahlakını örnek alabildiğimiz, merhamet, şefkat, adalet, hoşgörü ve daha nice güzel vasıflarını ilke edinebildiğimiz, kısacası bizler de Onun gibi canlı birer Kuran haline gelebildiğimizde Resulümüze sevgi ve bağlılığımızı göstermiş olacağız.
Yüce Mevlamız, gönlümüzden Efendimizin sevgisini hiç eksik etmesin. Bugün bu kutlu mabedi dolduran siz kıymetli cemaatimizin mevlid kandilini tebrik ederken, Habib-i Kibriyanın manevi huzurunda kemal-i edeple deriz ki:
Ey velâdeti yeryüzünün baharı, insanlığın bayramı olan, gönüller sultanı, canda canan Yüce Resul! Sizi tanımış ve size iman etmiş olmaktan dolayı biz, erişilebilecek en büyük nimete ermenin idrakiyle Rabbimize sonsuz hamd ve sena ediyoruz. Ruhu tayyibenize gönül dolusu salat ve selam olsun. Allahümme salli alâ seyyidina Muhammed..
Kaynak:
1. Ahzab, 33/45-46
2. Müddessir, 74/1-2
3. Al-i İmran, 3/164
4. Müslim, Kitâbul-Fedâil, 126
5. Tevbe, 9/128
6. Al-i İmran, 3/31