Yaşam Yolu

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Anonymous
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Cevaplar Cevaplar 11
  • Görüntüleme Görüntüleme 3K
A

Anonymous

Misafir
Amatör olarak edebiyat ile uğraşıyorum.Elime kalem düştükçe yazıyorum.Bunlardan birini sizinle paylaşmak istedim.

Saygılarımla...

"Ne zaman canım sıkılsa düşünürüm. Yıllar ne çabuk geçiyor. Belki büyüyorum,belki yaşlanıyorum,ama illa ki ölüme yaklaşıyorum. Belki uzun bir yolun ucunda ama her saniye ona doğru bir adım atıyorum. Yolda karşıma türlü meyveler çıkıyor. Kazanılması kısmen kolay meyveler.Beni galiba zehirliyorlar.Yolun sonunda meyvelerin karşılıklarını isteyecekler,verebilecek miyim bilmiyorum.Sonradan öğreneceğim ki o meyveler yasakmış belki daha önce de biliyorumdur,yol uzun olduğu için umursamıyorumdur.Bir de yolda kaldırılacak taşlar var.Onları kaldırıp altındaki altınları alıyorum.kısmen zor ama daha yararlı ve meşru bir kazanç. Yolun sonunda topladığımız altınlara ve yediğimiz meyvelere bakacaklar.Umuyorum ki yediklerimden daha fazla altın biriktirmişimdir de kalanlarıyla bir süre istediğim gibi yaşayabilirim. Sonradan bakıyorum ki herşeyin bedava ve her istediğinin olduğu bir yer var.Ne sıcak ne soğuk olan bir yer.Herşey en iyi.Ancak girişte topladığın altının hepsini bırakmak lazım.Bırakmak gerek,bırakıyorum içeri giriyorum.

esinti77_yol.jpg


“Peki topladığı altından daha çok meyve yiyenler nerede?” dediğimde görevliler,yediklerine karşılık,bulunduğumuz yeri ısıtmak için çalışmak zorunda olduklarını söylüyorlar.

Onlar için üzülüyorum. Ama aklını kullanmak lazım...


Derviş bu;bazen yazamaz bazen yazar
Sanmayın , ne şairdir ne de yazar
 
Merhaba;

Edebiyatla uğraşan birini görmek çok hoşuma gitti. Açıkçası ben de edebiyatla çokca meşgul olan biriyim. Hatta hayatımın büyük bölümü edebiyatla meşgul olmakla geçti diyebilirim.
Yazınız oldukça güzel. Edebiyatla ilgili düşüncelerinizi, mesleğinizi, kimlerin/hangi yazarların müptelası olduğunuzu merak ettim doğrusu.
Paylaşımlarınızı bekliyoruz.
Selamlar.

Şenol
 
Ben daha çok Necip Fazıl Kısakürek ve ayrıca bir vakir talebesi olduğum gazeteci ve Din Kültürü öğretmeni Hüseyin Akın'ı okurum Şenol abi.Şuan öğrenciyim.Şiir olarak daha iyiyim sanki.Ama mensur da yazmaya çalışıyorum.

Edebiyat ile ilgili düşüncelerime gelince şöyle diyebilirim: bence toplumları geliştirmek yahut alaşağı etmek tamamiyle edebiyatın elinde.Çok büyük bir güç.Bu gücü doğru insanların eline vermek lazım :)
 
Merhaba;

Hüseyin Akın'ı Kitabım Çıktı Alınmayın kitabından ve gazetedeki yazılarından tanırım. Şair olarak çok takip ettiğim biri değil ama eleştiri yazıları oldukça güzel. Necip Fazıl'dan ise söz açmak uzun bir yazı yazmak anlamına da geleceğinden bahsetmesek daha iyi olur. Çok iyi bir şair, müthiş bir düşünür.
Şair olarak en çok İsmet Özel'i beğenirim. Ama şiirle, öykü ve ya roman kadar ilgilenmedim.
Onlarca öykücü sayabilirim çok sevdiğim; Mustafa Kutlu, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Sait Faik, Bilge Karasu, Sabahattin Ali, Fürüzan v.s. v.s. Yabancı öykücülerden ise, Truman Capote, Edgar Allan Poe, Anton Çehov, Katherine Mansfield v.s. Roman da ise Ahmet Hamdi Tanpınar hayranı olduğumu biliyorum. Tarık Buğra, Cengiz Aytmatov, Viriginia Woolf, Heinrich Böll, Hermann Hesse, J. M. Coettzee v.s.
İnşallah burada edebiyat hakkında sohbetler yapabiliriz.
Selamlar.

Şenol
 
Derviş: edebiyatla uğraşman beni mutlu etti. Çünkü kuş besleyipte edebiyatla uğraşan kişi sayısı çok fazla olmasa gerek, yazılarında güvercinlerini kullanırsan güzel şeyler çıkabilir ortaya.. Böyle konuşurken kendimi bişey sandım ama acemi bir çırağım işte ;) Az çok edebiyatla uğraşıyorum..
Bu arada sitemizde tasavvufla uğraşan T.Kemal BOZOĞLU abim vardı yanlış hatırlamıyorsam..



............SİNAN ÖZTEKİN..............
 
Ne kadar güzel bir başlık... Ben eğer sayfanızı kirletmiş gibi olmazsam, izninizle Sinan kardeşimin isteğini bir nebze de olsa yerine getirmek isterim. :))

Cam Duvarlar

Küçükken tuzaklar kurdum kuşlara,
Boş bir dairenin boş bir odasında.
Balkon kapısını açardım önce
Ve sonra ip gibi dizerdim buğday tanelerini.

Sabırla beklerdim, kapı arkasında.
Emek meyvesini verir, beklediğim gelirdi.
O andan itibaren başka bir canlı yoktu hayatta.
O ve ben, varsa yoksa...

Bana ait olacağını bilmekti, en büyük tutkum.
Bencilliğim sarardı, tüm düşünceleri.
Ona biçtiğim hayat,
Benden önce ve benden sonra...

Beklediğim an gelip çatar,
Hatadan geri dönülmez olursa...
Hızla kapatırdım kapıyı
Özgürlük yollarına.

Birşeyler yolunda değildi artık.
Ürkek yüreği hızla çarpardı, bedeniyse cam duvarlara...
Yorgun vücudunda ve karmaşanın ortasında,
Kandırılmışlığın acısıydı, varolan aslında.

Nafile çabalardan sonra iyice daraldı dünya.
"Tiksinti" gibi bir duygu seziliyordu, çırpınışında.
Keşfedilmemiş toprakları ya da gelinliği kirletilmiş gibi...
Kazanan ve kaybedenin hikayesi vardı, avuçlarımın arasında.

Şimdi düşünüp o günlere baktığımda
Aşk belki de bir kuşun bedduasıdır, diyorum.
Bu kadar benzerlik olamazdı.
Serpiştirilmiş gülücükler ve hoş kokulu bakışlarla...

(11.04.2007)

Okuyan herkes, küçüklüğümde ne kadar yaramaz birisi olduğumu anlayacaktır. :haha:
 
Uğur hocam sayenizde güvercin yakalamaya küstüm (: Şaka bir yana çok güzel yazmışsınız: elinize, gönlünüze sağlık...





..........SİNAN ÖZTEKİN.........
 
Sİzlerin yazısı kadar iyi değil ama bende zamanında 2-3 kelime bişey karalamıştım.. Bu öyküyü gerçeklerden alıntı yaparak yazmıştım. İlk paragraf tamamen gerçekler, ikinci paragraf gerçek değil( ve inşallah hiçbir zaman gerçek olmasın..)...
KUŞLAR SADIK HAYVANLARDIR​

Soğuk bir kış günüydü. Sokaklarda her zaman dolu olan o kalabalık insan sürüsü yoktu. Çatıların neşesi, gökyüzünün süsü kuşlarda yoktu ortalıklarda. Gözüm birden karşı çatıya ilişti. Karşı çatıda bir ölü kuş yanında da onun eşi vardı. Belli ki kuşun birini atmaca yaralamış, eşi de onun başında bekliyordu. Bina sahibinden izin alıp teras kata çıktım; yem göstermeme rağmen kuş inatla gelmiyor, yağmurun altında ıslanmaya devam ediyordu. İçimden onun eden gelmediğini sorguladım ve anladım ki kuşlar sağdık hayvanlardır. Kuşlar eşine, evine, kümesine ve sahibine sağdık hayvanlardır. Sonra onun yaptığı deliliğe inat bende bir delilik yapıp o soğuk, yağmurlu havada çatıya çıktım. Kuş eşinin ölüsünün yanından duruyor ve benim eşine yaklaşmama izin vermiyordu. Belli ki onu eşinden ayırmamdan korkuyordu. Sonunda bir hamleyle yakaladım kuşu. Eve götürdüm. Zavallıcık o soğuk havada Allah bilir ne kadar kalmıştı. Ev sıcaktı, rahat etmişti biraz ama eşi yoktu; rahatlık neye yarardı ki… Eşi ben çatıya çıktığımda çoktan ölmüştü. Acımasız atmaca onu boynundan yakalamıştı. Ve sonradan anladım ki sağ olan kuş dişiymiş. Narin bir kafa yapısı olan, kendisi siyah; paçası beyaz olan bir dişi... Günlerce doğru düzgün bir şey yemedi. Belli ki atmacanın eşini, yuvasının erkeğini yakaladığı anı unutamıyor ve onu özlüyordu. Gözlerimin içine bakıyor ve sanki sen ne anlarsın ki benim halimden diyordu. Doğru anlayamazdım onu çünkü daha önce hiçbir yakınım gözlerimin önünde son nefesini vermemişti ki... Aradan günler geçti: Kuş bir nebze olsun acısını unutmuş ve bana alışmaya başlamıştı. Ona büyük bir sürpriz hazırlamak istiyordum. Ağabeylerimden de yardım alarak güzel bir yuva yaptık ona. Ve kendini yalnız hissetmemesi için en yakışıklısından da bir erkek. İlk günlerde erkeğe karşı soğuk davranıyordu ama o da anladı ki ölenle ölünmüyor. Aradan günler geçti. Kuşlarım eşlenmişti. Bir şeyi unutuyorduk sanki tabi ya onlara isim koymamıştık. Erkeğin adı: Karabaş, dişinin adı: Sazlı olmalıydı. 10 gün sonra kümesi açtığımda büyük bir sürprizle karşılaştım. Sazlım ilk yumurtasını dünyaya getirmişti. Ve bana gülümsüyordu sanki. 1 gün sonra ikinci yumurtayı da yumurtladı. 18 gün sonra ilk yavrularımız çıktı. Yavrulardan biri tıpkı annesi diğeri ise aynı babası gibiydi. Yavrular büyüdü, Sazlı tekrar tekrar yumurtladı ve yeni yavrular büyüttü.
Aradan iki sene geçti. Sazlı ve Karabaş beraber uçarken birden bire acımasız bir atmaca Karabaş’ı yakaladı. İşte, Sazlı yine tek kalmıştı. Onun kaderi miydi acaba yalnızlık… Bir süre sonra Sazlı yanıma geldi. O da ben de çok üzgündük. Belki konuşup anlaşamıyorduk onunla ama neler düşündüğünü anlayabiliyordum. Belli ki yine eşini düşünüyor ve kendi kendine sorular soruyordu; “Allah’ım yalnızlık benim kaderim mi?” diye… Bir sonraki gün kümesimi açtığımda Sazlı’m, canım, her şeyim, tek tanem ölmüştü. Eşinin acısına dayanamamış; hayata veda etmişti. Yazımın başında da demiştim ya: KUŞLAR SADIK HAYVANLARDIR…


............SİNAN ÖZTEKİN..............
 

Ekli dosyalar

  • IMG0050A.webp
    IMG0050A.webp
    32.8 KB · Görüntüleme: 1,638
  • IMG_0901.webp
    IMG_0901.webp
    820.7 KB · Görüntüleme: 1,683
  • 21012010094.webp
    21012010094.webp
    234.7 KB · Görüntüleme: 1,642
Sinan kardeşim çok güzel olmuş, eline-yüreğine sağlık... Mütevaziliğe gerek yok, gerçekten bir olay anca bu kadar duygu dolu anlatılırdı. İnşallah dediğin gibi 2.kısımda olanlar gerçekleşmez. Sen yoksa kuş beslemeye bu kuş vesilesiyle mi başladın?
 
Evet hocam. Bu kuşla başladım ve eğer bir gün bitirmek zorunda kalırsan bu çifti gerekirse evin içinde yine bakarım.Taa ki onlar ölene kadar..İlginiz için teşekkür ederim...




.............SİNAN ÖZTEKİN..............
 
Bravo ve gerçekten şanslı birisin. Kuş sevgimin başlangıcını hatırlamakta zorlanıyorum. Senin ise unutulamayacak bir deneyimin olmuş. Allah'ın taktiri işte... Orda kuşun eşi ölürken Allah senin içinde bir sevgi ışığı yakmış... Bazen anlayamasakta ölümün varlığını sıkça aklımıza getirmemiz bizi daha hassas bir insan yapar diye düşünüyorum.

Allaha emanet ol kardeşim.
 
ugurk81' Alıntı:
Bravo ve gerçekten şanslı birisin. Kuş sevgimin başlangıcını hatırlamakta zorlanıyorum. Senin ise unutulamayacak bir deneyimin olmuş. Allah'ın taktiri işte... Orda kuşun eşi ölürken Allah senin içinde bir sevgi ışığı yakmış... Bazen anlayamasakta ölümün varlığını sıkça aklımıza getirmemiz bizi daha hassas bir insan yapar diye düşünüyorum.

Allaha emanet ol kardeşim.


Gerçekten unutulmayacak bir deneyim oldu bu bende. Havada atmaca gördüğüm zaman içim gidiyor valla. Belki doğanın kanunu böyle onunda kuşları yemesi lazım yoksa yaşayamaz ama napalım insan dayanamıyor işte... Belki kötü bir başlangıç ama insan unutamıyor. Aslında belkide böylesi daha iyi insanın devamlı aklına gelir ve bişeyler çıkarır bundan..




...........SİNAN ÖZTEKİN............
 
Geri
Üst