loutremonty
Üye
- Katılım
- 14 Ağu 2008
- Mesajlar
- 149
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 40
- Ad Soyad
- eroleskici
- Meslek
- ressam
- İlgi Alanı
Uzun süredir bunu düşünüyordum. Bir çok şehri gezmişliğim ve yetiştiricilik (kuşçuluk değil) anlamında gözlemlerim oldu. Benim bir süredir bunun geleceği üzerine şekillenen fikirlerim naçizane belli bir yerde bazı sonuç gözlemlere ulaştı gibime geldi. neden yetiştiriciliğin geleceğinin sağlıklı anlamda kabaca yüksek uçucularda( bunların arasına tippleri de performans cinsi olması ve tam olarak konumunun arada gibi görünmesine karşın türün cinsleri arasında yüksek uçucu sınıfına daha yakın olması bakımından eklemekten çekinmememiz gerektiğini düşünüyorum.) olduğunu düşündüğümü açıklamaya çalışacağım kısaca.bu sonucun dayandığı belli başlıklar var. bunlardan en önemlisi ''yarışlar''. Neden yarışlar,özellikle bu başlık altında nedir bir yarış?
Birincisi, yarışın temeli, tatlı (bence öyle olması gerekiyor) bir rekabete yol açmasından kaynaklanıyor. Yetiştiriciler yarışıyor temsili olarak, güvercinleri ise bir yetiştiricinin yetiştiricilik vasıflarını kanıtladığı bir platforma dönüşüyor.Yarışlar güvercin türünün belli bir cinsinin kendine ait o özel,şahsına münasır,biricik yetenekleri üzerine inşa ediliyor,temelleniyor. böylece yetiştiriciler sahip oldukları bu özel yetenekteki güvercinleririn yeteneklerini maksimum seviyede sergileyebilecekleri bir program uygulamak zorunda kalıyorlar. Keyfi bir yetiştirme tarzı yerine menşei bir tarz, yani cinsin çaprazlanma sebebiyeti (yüksek uçuş ya da performans süre) ve nedenine bağlı olan yetiştirme tarzlarını benimsiyorlar. Örnek, cinsin ana vatanı ingilteredeki bir yetiştirici nasıl bir progra uyguluyor ve nasıl bir standardizasyon biçimi belirliyor bunu güdüyorsa buradaki yetiştirici de aynı yöntemi uyguluyor.Böylece yetiştirici kendi keyfi programı yerine bu konuda bilgilenme donanım sahibi olma mecburiyetinde hissettiği için konuya karşı bilgilenme ihtiyacı içerisine giriyor. Eğitim programları yemleme yağlama sulama faktörlerini ''kurallara'' mümkün olduğu raddede bağlı kalarak uyguluyor. Ve sürecin rekabete ve bir miktar da yetiştiricinin emek-karşılığını alma dürtülerinden kaynaklanan bir durum ortaya çıkıyor. Mümkün olan en başarılı kuşların soyunun seçilimi... Yani yapay seleksiyon.(artificial selection) buradaki yapay seçim-seçilim insan eliyle gerçekleştirilen bir seçilimi ima ediyor. Böylece cinsin en başarılı üyelerinin bilinçli bir göz,denetim altında genleri korunmuş oluyor. Yarışlar standardizasyon, kurallar, denetim ve şeffaflık demek. Tabi en önemlisi, bu yarışların sağlıklı şekilde organize edilmesi için bir klüp,dernek etrafında gerçekleştirilme,resmileştirilebilme mecburiyetinden dolayı örgütlenebilmek ve klüplerin ortaya çıkmasıdır. Yarışlarda kazanılan manevi hazzın, iletişimin gelişmesinin yanında maddi ödüllerinde yetiştiricilere devam etme takati ve isteği kazandırmasıdır. yarışlar bir cinsin en güzel korunma yoludur.
ikincisi yerli yabancı fark etmez ama ülkemizde yarışları geçmiş senelerde Bursa Tippler Klübü tarafından organize edilen kuşların ithal olması. ( sanırım yeni bir dernek daha kurulmuş Türkiye Tippler Klübü, bir ihtimal istanbulda olması gerekiyor) neden ithal olması önemli çünkü henüz ülkeye yeni girmiş çok fazla insan tarafından bilinmeyen ya da henüz sahip olunmayan bu kuşların özellikle meraklıları tarafından yetiştiriliyor olması. bu şu demektir özel merak çok kıymetlidir ve bu insanlar ellerinde ne olduğunu bilincindedirler. özelliklerini huylarını ve ne için yetiştirildiklerini bizzat görmüş ve öğrenmiş deneyimlemişlerdir. dolayısıyla bu özel meraka sahip insanların bir süre sonra alış veriş içerisine girmeleri kaçınılmazdır ve arkasından dernekleşme gelir. Herkes kurallvrı bilir ve kendi kendilerini denetlerler. Bir yetiştirici cinsin orjinalitesinin bozmaya yeltenmez böylece. ithal menşei cinsler ile ilgili batıdaki araştırmalar sonucu yazılmış bir çok kitap mevcuttur böylece yetiştirici bir doy kütük yapabilir ve ya cinsin kökenine dair pürüzler büyük ölçüde ortadan alkmış olur. spesifik örneklere bakalım, bu bahsettiğim durumlar budapeşte yüksek uçucuları için geç kalınmış gibi görünüyor. Zira özellikle macaristan bölgesine gidip bu kuşlardan temin eden insan sayısı sanırım bir hayli az ya da hiç yoktur. Oradaki yetiştiricilerle dernek ve klüplerle her hangi bir iletişim söz konusu değildir. Böylece cinsin menşei hakkında, yetiştirilme tarzı ve yarışları hakkında yazılı ve kısıtlı bilgiler dışında pek bir şey bulmak mümkün olmamış, zaten özellikle bu cinsin safkanlarının sayısı şimdiden çaprazlanıp melezleştirilen hemcinslerinden kanımca az sayıdadır. Bizim anlamadığım nokta cinslerin svdece birer makine gibi hünerlerini sergilemek dışında, renklerinin şu ya da bu şeklide olması dışında daha ziyvde kendilerine cinslerine ait özel davranış modellerinin olması. Melezleme işte buna zarar veriyor. Zaten isminin bile bilinçsiz kişiler tarafından yanlış isimlendirilip yayılması ve kuşların her türlü çaprazlanmaya maruz kalmış ve bütünüyle karakteristik özelliklerinin bozulmuş üyelerinin pazarlarda bolca ortaya çıkmasından dolayı bu cins için işler bir kurtarıcıya bağlı gibi görünüyor. Fakat ben genede bu tür için standardizasyon ve koruma faaliyetleri için geç kalındığını düşünmekteyim. Bir yetiştiricinin macar yetiştiricilerden temin edeceği ve burada bir arkadaş takımı kurarak klüpleşmeye ve yarış organizasyonları gerçekleştireceğine inanmıyorum.
Bu örneğin olumlu tam karşıtı yukarıda da bahsettiğim tippler cinsidir. Bu cins gözlemdiğim kadarıyla cinsi çok seven ,birbirleriyle iletişim halinde olan çok bilinçlibir grup insan tarafından yetiştirilmektedirler. Bu cinsin şimdilik emin ellerde olduğu anlamına gelir .Tabi bu cinsin de çaprazlanmış ya da köreltilmiş üyelerinin de bir hayli fazla olduğunu söylemeliyiz. Bu anlamda tippler klüplerine çok iş düşüyor çünkü burada bir bilgilendirme faliyeti içerisinde olmaları ve çevre yetiştiricileri bu konu hakkına bilgilendirmeleri gerekiyor.Kuşların yayılmasını sağlamalı bu konuda temin etmek isteyen insanlara kolaylık sağlamaları gerekir. Unutulmasın ki bilinçli her yetiştirici bu cinsin korunması rekabetin artması anlamına gelir. Böylece faliyetler kısıtlı bir zümrenin içerisinde değil dahv geniş katılımlı olur.
Geçelim bu iki örnek dışında ülkemizdeki sayıca bu iki cinsten daha az sayıda insan tarafından yetiştirilen ve daha az sayıda bulunan sırp yüksek uçucularına. Bu her iki cinse nazaran ülkemizde oldukça nadir rastlanan bir cinstir tahminen 20-30 a yakın insan tarafından yetiştiriliyor. Standartları en az tippler kadar belirlenmiş bir yüksek uçuş canavarı bu kuşların henüz bir tehlike altında olduğu söylenemez. bir kaç yıl öncesine kadar yetiştirici sayısının bir elin parmaklarını geçmediği ülkemizde bu cins de umarım sağlıklı ve bilinçli, insanların eline geçer. Bu cinsi yetiştiren insanların da acilen bir klüp çatısı altında birleşmeleri gerekmektedir.Yarışlar düzenlemeli ve örgütlenmeliler. Çünkü sırp y.u lar da tıpkı tippler gibi yarışı kendi yetiştirildiği kümes üzerinde yapar. henüz pazarlara düşmemiş olması-ki bu bir tehlike değildir aslında fakat ithal kuşların yerel kuşlar için de tehlike oluşturabileceği unutulmamalıdır. neden pazar tehlikelidir? çünkü pazara her türden insan uğramaktadır dolayısıyla yetiştirici satmak istediği kuşu kimin alıyor olduğunu bilmemektedir. Zaten ülkemizde sırp y.u lar özel yetiştiriciler dışında makedon döneği yükseltmek amacıyla makedon vatandaşlarımız tarafından da yetiştirilmektedirler bu durum budapeşteler için de geçerlidir. Gene dönek yükseltmek adına bir çok yetiştirici budapeşteleri kullanmaktadır.Bu şu aşamada çaprazlanma kadar tehlikeli değildir.
Burada van kuşundan bahsetmek istemiyorum, o başka bir makale konusu olacak. Yerli ırkların çok fazla karıştırıldığını ve büyük bir kargaşa yaşandığını biliyoruz bu konuda. Tabi biz standardizasyon ve yarışlar dedik burada posta yetiştiricilerini de unutmayvlım fakat benim örneklerini verdiğim kuşlar çok nadirler ve yetiştiriciler birbirlerini tanıyorlar,tek bir çatı altında birleşmiş durumdalvr ve şu anda en profesyonel (totalde değil istatistik olarak) yetiştiriciler bir cins özelinde buradv cereyan ediyor. Bu da yetiştiricilik adına çok mühim bir yeni durum yaratıyor.Ben daha ziyade yetiştiriciliğin ''olabildiği ölçüde profesyonel'' bir yol izlenerek hayatta kalacağına inanıyorum ve dolaylı değil direk olarak da cinslerin gelişmesi ve korunmasının bu klüplere,yarışlara dolayısıyla bilinçli yetiştiricilere bağlı olduğu fikrindeyim. İthal kuşlar tanımını da özellikle seçmiş olmamın nedeni henüz yeterince erozyona uğratılmamış olmaları seyrek ve nadir bulunmaları dolayısıyla özel ilgililer tarafından yetiştiriliyor olmalarıdır öte taraftan bir evreni paylaşan ve bu evrenin en harika yaratıklarıyla ilgilenen bir insan için bir güvercinin bir kimliği ve pasaportu yoktur o sadece özel bir yaratıktır o kadar.
erol eskici(loutremonty)
Birincisi, yarışın temeli, tatlı (bence öyle olması gerekiyor) bir rekabete yol açmasından kaynaklanıyor. Yetiştiriciler yarışıyor temsili olarak, güvercinleri ise bir yetiştiricinin yetiştiricilik vasıflarını kanıtladığı bir platforma dönüşüyor.Yarışlar güvercin türünün belli bir cinsinin kendine ait o özel,şahsına münasır,biricik yetenekleri üzerine inşa ediliyor,temelleniyor. böylece yetiştiriciler sahip oldukları bu özel yetenekteki güvercinleririn yeteneklerini maksimum seviyede sergileyebilecekleri bir program uygulamak zorunda kalıyorlar. Keyfi bir yetiştirme tarzı yerine menşei bir tarz, yani cinsin çaprazlanma sebebiyeti (yüksek uçuş ya da performans süre) ve nedenine bağlı olan yetiştirme tarzlarını benimsiyorlar. Örnek, cinsin ana vatanı ingilteredeki bir yetiştirici nasıl bir progra uyguluyor ve nasıl bir standardizasyon biçimi belirliyor bunu güdüyorsa buradaki yetiştirici de aynı yöntemi uyguluyor.Böylece yetiştirici kendi keyfi programı yerine bu konuda bilgilenme donanım sahibi olma mecburiyetinde hissettiği için konuya karşı bilgilenme ihtiyacı içerisine giriyor. Eğitim programları yemleme yağlama sulama faktörlerini ''kurallara'' mümkün olduğu raddede bağlı kalarak uyguluyor. Ve sürecin rekabete ve bir miktar da yetiştiricinin emek-karşılığını alma dürtülerinden kaynaklanan bir durum ortaya çıkıyor. Mümkün olan en başarılı kuşların soyunun seçilimi... Yani yapay seleksiyon.(artificial selection) buradaki yapay seçim-seçilim insan eliyle gerçekleştirilen bir seçilimi ima ediyor. Böylece cinsin en başarılı üyelerinin bilinçli bir göz,denetim altında genleri korunmuş oluyor. Yarışlar standardizasyon, kurallar, denetim ve şeffaflık demek. Tabi en önemlisi, bu yarışların sağlıklı şekilde organize edilmesi için bir klüp,dernek etrafında gerçekleştirilme,resmileştirilebilme mecburiyetinden dolayı örgütlenebilmek ve klüplerin ortaya çıkmasıdır. Yarışlarda kazanılan manevi hazzın, iletişimin gelişmesinin yanında maddi ödüllerinde yetiştiricilere devam etme takati ve isteği kazandırmasıdır. yarışlar bir cinsin en güzel korunma yoludur.
ikincisi yerli yabancı fark etmez ama ülkemizde yarışları geçmiş senelerde Bursa Tippler Klübü tarafından organize edilen kuşların ithal olması. ( sanırım yeni bir dernek daha kurulmuş Türkiye Tippler Klübü, bir ihtimal istanbulda olması gerekiyor) neden ithal olması önemli çünkü henüz ülkeye yeni girmiş çok fazla insan tarafından bilinmeyen ya da henüz sahip olunmayan bu kuşların özellikle meraklıları tarafından yetiştiriliyor olması. bu şu demektir özel merak çok kıymetlidir ve bu insanlar ellerinde ne olduğunu bilincindedirler. özelliklerini huylarını ve ne için yetiştirildiklerini bizzat görmüş ve öğrenmiş deneyimlemişlerdir. dolayısıyla bu özel meraka sahip insanların bir süre sonra alış veriş içerisine girmeleri kaçınılmazdır ve arkasından dernekleşme gelir. Herkes kurallvrı bilir ve kendi kendilerini denetlerler. Bir yetiştirici cinsin orjinalitesinin bozmaya yeltenmez böylece. ithal menşei cinsler ile ilgili batıdaki araştırmalar sonucu yazılmış bir çok kitap mevcuttur böylece yetiştirici bir doy kütük yapabilir ve ya cinsin kökenine dair pürüzler büyük ölçüde ortadan alkmış olur. spesifik örneklere bakalım, bu bahsettiğim durumlar budapeşte yüksek uçucuları için geç kalınmış gibi görünüyor. Zira özellikle macaristan bölgesine gidip bu kuşlardan temin eden insan sayısı sanırım bir hayli az ya da hiç yoktur. Oradaki yetiştiricilerle dernek ve klüplerle her hangi bir iletişim söz konusu değildir. Böylece cinsin menşei hakkında, yetiştirilme tarzı ve yarışları hakkında yazılı ve kısıtlı bilgiler dışında pek bir şey bulmak mümkün olmamış, zaten özellikle bu cinsin safkanlarının sayısı şimdiden çaprazlanıp melezleştirilen hemcinslerinden kanımca az sayıdadır. Bizim anlamadığım nokta cinslerin svdece birer makine gibi hünerlerini sergilemek dışında, renklerinin şu ya da bu şeklide olması dışında daha ziyvde kendilerine cinslerine ait özel davranış modellerinin olması. Melezleme işte buna zarar veriyor. Zaten isminin bile bilinçsiz kişiler tarafından yanlış isimlendirilip yayılması ve kuşların her türlü çaprazlanmaya maruz kalmış ve bütünüyle karakteristik özelliklerinin bozulmuş üyelerinin pazarlarda bolca ortaya çıkmasından dolayı bu cins için işler bir kurtarıcıya bağlı gibi görünüyor. Fakat ben genede bu tür için standardizasyon ve koruma faaliyetleri için geç kalındığını düşünmekteyim. Bir yetiştiricinin macar yetiştiricilerden temin edeceği ve burada bir arkadaş takımı kurarak klüpleşmeye ve yarış organizasyonları gerçekleştireceğine inanmıyorum.
Bu örneğin olumlu tam karşıtı yukarıda da bahsettiğim tippler cinsidir. Bu cins gözlemdiğim kadarıyla cinsi çok seven ,birbirleriyle iletişim halinde olan çok bilinçlibir grup insan tarafından yetiştirilmektedirler. Bu cinsin şimdilik emin ellerde olduğu anlamına gelir .Tabi bu cinsin de çaprazlanmış ya da köreltilmiş üyelerinin de bir hayli fazla olduğunu söylemeliyiz. Bu anlamda tippler klüplerine çok iş düşüyor çünkü burada bir bilgilendirme faliyeti içerisinde olmaları ve çevre yetiştiricileri bu konu hakkına bilgilendirmeleri gerekiyor.Kuşların yayılmasını sağlamalı bu konuda temin etmek isteyen insanlara kolaylık sağlamaları gerekir. Unutulmasın ki bilinçli her yetiştirici bu cinsin korunması rekabetin artması anlamına gelir. Böylece faliyetler kısıtlı bir zümrenin içerisinde değil dahv geniş katılımlı olur.
Geçelim bu iki örnek dışında ülkemizdeki sayıca bu iki cinsten daha az sayıda insan tarafından yetiştirilen ve daha az sayıda bulunan sırp yüksek uçucularına. Bu her iki cinse nazaran ülkemizde oldukça nadir rastlanan bir cinstir tahminen 20-30 a yakın insan tarafından yetiştiriliyor. Standartları en az tippler kadar belirlenmiş bir yüksek uçuş canavarı bu kuşların henüz bir tehlike altında olduğu söylenemez. bir kaç yıl öncesine kadar yetiştirici sayısının bir elin parmaklarını geçmediği ülkemizde bu cins de umarım sağlıklı ve bilinçli, insanların eline geçer. Bu cinsi yetiştiren insanların da acilen bir klüp çatısı altında birleşmeleri gerekmektedir.Yarışlar düzenlemeli ve örgütlenmeliler. Çünkü sırp y.u lar da tıpkı tippler gibi yarışı kendi yetiştirildiği kümes üzerinde yapar. henüz pazarlara düşmemiş olması-ki bu bir tehlike değildir aslında fakat ithal kuşların yerel kuşlar için de tehlike oluşturabileceği unutulmamalıdır. neden pazar tehlikelidir? çünkü pazara her türden insan uğramaktadır dolayısıyla yetiştirici satmak istediği kuşu kimin alıyor olduğunu bilmemektedir. Zaten ülkemizde sırp y.u lar özel yetiştiriciler dışında makedon döneği yükseltmek amacıyla makedon vatandaşlarımız tarafından da yetiştirilmektedirler bu durum budapeşteler için de geçerlidir. Gene dönek yükseltmek adına bir çok yetiştirici budapeşteleri kullanmaktadır.Bu şu aşamada çaprazlanma kadar tehlikeli değildir.
Burada van kuşundan bahsetmek istemiyorum, o başka bir makale konusu olacak. Yerli ırkların çok fazla karıştırıldığını ve büyük bir kargaşa yaşandığını biliyoruz bu konuda. Tabi biz standardizasyon ve yarışlar dedik burada posta yetiştiricilerini de unutmayvlım fakat benim örneklerini verdiğim kuşlar çok nadirler ve yetiştiriciler birbirlerini tanıyorlar,tek bir çatı altında birleşmiş durumdalvr ve şu anda en profesyonel (totalde değil istatistik olarak) yetiştiriciler bir cins özelinde buradv cereyan ediyor. Bu da yetiştiricilik adına çok mühim bir yeni durum yaratıyor.Ben daha ziyade yetiştiriciliğin ''olabildiği ölçüde profesyonel'' bir yol izlenerek hayatta kalacağına inanıyorum ve dolaylı değil direk olarak da cinslerin gelişmesi ve korunmasının bu klüplere,yarışlara dolayısıyla bilinçli yetiştiricilere bağlı olduğu fikrindeyim. İthal kuşlar tanımını da özellikle seçmiş olmamın nedeni henüz yeterince erozyona uğratılmamış olmaları seyrek ve nadir bulunmaları dolayısıyla özel ilgililer tarafından yetiştiriliyor olmalarıdır öte taraftan bir evreni paylaşan ve bu evrenin en harika yaratıklarıyla ilgilenen bir insan için bir güvercinin bir kimliği ve pasaportu yoktur o sadece özel bir yaratıktır o kadar.
erol eskici(loutremonty)