Bir hikaye anlattı, Karadeniz'de tanıdığım samimi bir kuşçu yakın zamanda, yazayım.
"Bir kuşçu diğerinin kuşlarını görür merak eder, arar konuşur. Kuşların sahibi der abi benim kuşum şöyle oynar böyle oynar, ayrıca kendini dinibütün, namazında niyazında gösterir, şüphe uyandırmaz karşıdakinde. kuşlar izlenilmeden kutuya konur yollanır, parası ödenir, gönderilir. ilk gelen kuşların rengi fiziği düzgündür, güzel yüzlüdür. kuşları alan kuşçu bunları uçurur oynatır, yavru alır. Yavruların biri ortalamanın üstünde oyun çıkarınca, kuşçu derki ben kuşların devamından da getireyim, kendim seçeyim yavru alayım uçurayım. Kuşları alan kuşçu arar diğerini ya bu kuşlar iyi biz devamından da alalım. Kuş sahibi der ooo elimde yeni yavrular var, damızlıklar var şöyle oynuyorlar böyle oynuyorlar yere göğe sığdıramaz. Neyse döngü böyle devam eder. Fakat sonraki gelen kuşların hiç birinden bir numara çıkmaz. Çıksa çıksa kutudan kanadı kırık, kanadı yoluk, kısır kuşlar çıkar! Daha sonra bizim kuşçu arar diğerini, ya bu kuşlar böyle böyle. Kuş sahibi der ya olurmu öyle, şu şöyle olduda, böyle olduda, bunun şeyi çıktı, bunun burasına bişe girdi. Öyle bahaneler sıralarki nerdeyse pandaların neslinin tükenmesini bile bahane sayar. Neyse bizim kuşçu tamam der kapatır telefonu. Ama bu çakallığıda unutmaz. Daha sonra aldığı kuşları bir şekilde çıkarır elinden.
Bir gün bizim kuşçunun bir tanıdığına kuş lazım olur. Bizim kuşçu der ya burda böyle böyle bir kuşçu var biz sana ondan kuş alalım. Arar tekrar kuş sahibini der ya kuş lazım oldu sen bize kuş gönder. Neyse kuş sahibi gene kuşlarını yere göğe sığdıramaz Kaf dağı boyunda sefere getirip, Mariana çukuru derinliğinde yere geldirir öyle böyle kuşlar değildir bunlar. Neyse der bizim kuşçu yolla bakalım. Kuşlar gelir bu sefer. ama bizim kuşçu parayı göndermez. Senmisin bana çakallık yapan der kuş sahibini inim inim inletir. Kuş sahibi arar bizim kuşçuyu der ya orda tanıdıklarım var benimde, ayağını denk al, şöylede böylede verir veriştirir. Bizim kuşçu der lan sen kimsin bana bunu diyecek ben, bana bu şehirde kim kafa tutabilir der kapatır telefonu. Kuş sahibide yapacak bir şeyi kalmayınca kıstırır kuyruğunu oturur yerine. Tabi bizim kuşçu çakallık yapacak şahsiyette biri değildir. Düşünür taşınır der "BİRİ SANA ÇAMUR ATSA SEN ONA GÜL ATACAKSIN" der ve kuş sahibine parasını yollar."
Gökten bir elma düşmüş o da çakalın ağzına. yemeyin elmayı....