Tweety
Admin
GENEL BİLGİLER
Bu hastalık, malaria ya da sıtma adı ile bildiğimiz hastalığın güvercinlerde görülen türüdür. “Güvercin Sıtması” olarak adlandırabileceğimiz bu hastalığa neden olan mikrop, plasmodiasis (plasmodium) adı verilen tek hücreli bir protozondur. Sınıflamada hayvanlar grubuna dahil olan Protozonlar, basit yapılı mikroskobik canlılardır. Binlerce türü bulunan bu canlılar, insanda ve hayvanlarda çeşitli hastalıklara neden olabilmektedirler.
Güvercin sıtmasının bulaşma ve yayılmasına neden olan en önemli etken sivrisineklerdir. Bu hastalık yaz aylarında hızlı bir şekilde yayılır ve bir çok güvercini etkiler. Yabani güvercin türlerinde oldukça yaygındır. Yapılan bir araştırmaya göre yaz aylarında yabani güvercinlerin % 35’inde bu hastalığa rastlanmıştır.
SİVRİSİNEKLER
Sürekli güvercinlerin üzerinde yaşama eğiliminde olmadıklarından güvercinlerin bir dış paraziti olarak adlandırılmamakla birlikte sivrisinekler, zaman zaman güvercinlerden de kan emmektedirler. Özellikle bazı türleri kuşları ve güvercinleri tercih etme eğilimindedirler. Sivrisinekler, güvercin sıtmasına neden olan başlıca mikrop taşıyıcı canlılardır.
Bataklık alanlar, su birikintileri, dere ve nehir kenarları, gibi sulak alanlar sivrisineklerin üreme ve gelişme alanlarını oluşturur. Dişi sinek buralara larvalarını bırakarak çoğalır. Sivrisinekler kan emerek yaşayan birer canlıdırlar. Ancak sadece dişi sivrisinekler kan emerler. Dişilerin yumurta geliştirebilmeleri için kana ihtiyaçları vardır. Erkek sivrisinekler ise su ya da bitki özsularıyla karınlarını doyururlar.
Dişi sineğin kan emdikten sonra bu kanı sindirme işlemi ortalama üç – dört gün sürer. Bu süre içinde yumurtalar olgunlaşır. Daha sonra kan emme işlemi tekrarlanır. Yumurtalar 3 gün içersinde açılır ve 20 – 22 derece sıcaklıktaki bir su da 15 günlük bir sürenin sonunda erginleşirler. Dişi sivrisineklerin ömrü, yaz aylarında fazla aktiviteden dolayı 2 ay kadardır. Buna karşın kış aylarında 9 ay kadar yaşarlar. Erkek sivrisinekler ise çok daha az ömürlüdürler. Çoğu, çiftleşmeden hemen sonra ölürler.
Sivrisinekler kan emmek için genellikle geceyi beklerler. Kanını emeceği canlıyı bulmasında kısa mesafelerde sıcaklık ve nem gibi uyarılar, gelişmiş duyu organları sayesinde kolayca algılanabilir. Sivrisinek kan emeceği canlının çıplak bir noktasına konar ve kan emmek için özelleşmiş hortumu sayesinde bu işi gerçekleştirir. Ağız parçaları deriyi delebilecek tarzda sokucu bir yapıdadır. Her sokuşta yaraya tükürük akıtılır böylelikle kan emilmese bile hastalık taşıyan mikroplar bulaştırılabilir.
Sivrisinek türleri içersinde, Culidae familyasına dahil olan Anopheles, Culex ve Aedes türleri yaygın olarak gözlenen ve gerek insan ve gerekse hayvanlardan kan emen türlerdir. Bu türler kuşlar ve güvercinlerden de kan emerler. Özellikle Culex pipiens’i adı ile bilinen tür özellikle kuşları tercih etmektedir. Ancak bu türler içinde sadece Anopheles türü üyeleri sıtma mikrobunu taşırlar. Ülkemizde sıtma mikrobu taşıyan Anopheles türleri arasında Anopheles sacharovi ile Anopheles maculipenis en yaygın rastlananlardır. Anopheles türlerini diğer sivrisineklerden ayırt etmenin en kolay yolu bir yere konduğunda duruş şekline bakmaktır. Anopheles türleri kondukları zemine vücutları dar açı yapacak şekilde dururlar. Diğer türlerin vücutları zemine paralel konumdadır. Ayrıca Anopheles türlerinin uzun ayakları, yuvarlaklaşmış pulları ve hafif benekli kanatları bulunur. Bu özelliklere bakarak uzman olmayan birisi bile hastalık taşıyıcısı Anopneles’i diğerlerinden ayırt edebilir.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
En dikkat çekici özellik nöbetler halinde tekrarlayan ateş yükselmesidir. Kuşu etkileyen plasmodium türüne göre ateş süreleri ve tekrarlanma sıklıkları değişebilir. Bu dönemlerde kuş birden durgunlaşır, bir kenara çekilip düşünmeye ve tüy kabartmaya başlar. Nöbet geçtiğinde kısmen düzelmiş gibi bir görüntü sunar ancak genel olarak bir güçsüzlük hali vardır. Uçma isteği azalır, performans tamamen düşer. Hastalık yapıcı mikrop kuşlarımızın kan hücrelerine saldırarak bu hücrelerin bozulmasına neden olur. Kanda alyuvarların içine giren mikrop burada çoğalır ve alyuvarların bozulup patlamasına neden olur. Buna bağlı olarak kuşlarda anemi (kansızlık) gözlenir. Kuşlarımızın diğer bütün hastalıklara karşı direnci azalır ve başka hastalıklar kendini göstermeye başlayabilir. Böyle bir durumda ölümcül sonuçlar doğurabilir. Hastalığın kesin teşhisi kan analizi ile yapılabilir. Tedavi edilmemesi durumunda hastalık kronikleşme eğilimi gösterir ve zamanla böbrekleri tahrip ederek kuşun ölümüne neden olabilir.
HASTALIĞIN TEDAVİSİ VE KULLANILAN İLAÇLAR
İlaçla tedavi edilebilen bir hastalık olmakla birlikte hastalığın teşhisinde gecikilmesi ve tedaviye geç başlanması sonucu tedavisi zor hale gelebilir. Hastalıktan kaçınabilmek için özellikle salmalarınızın içine sivrisineklerin girmesini engellemek gerekmektedir. Uygun gözenekli bir kafes teli kullanılabilir. Kuşlarımızın diğer yabani güvercinlerle ve başka kuşlarla olan temasını engellemek yerinde olur.
Quinie (kinin) etken maddeli ilaçlar hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, Clorquine, Primaquine ve Quinacrine etken maddelerine sahip olan çeşitli ticari isimlerdeki ilaçlardır. Güvercinler için üretilmiş bu etken maddeleri taşıyan ilaçlar yurdumuzda bulunmamaktadır.
Beşeri (insanlar için üretilmiş) ilaçlar ise ticari biçimde eczanelerde satılmamaktadır. Bu tür ilaçlar sadece İl Hıfzıssıhha Müdürlüklerinden temin edilebilmektedir. Yurtdışında bu amaçla üretilmiş ilaçlar arasında en bilinenleri şunlardır.
ARALEN TABLET
Primaquine etken maddelidir. Güvercinlerde sıtma (plasmodiosis) ve Haemoproteus tedavisinde kullanılmaktadır. 1.5 litre içme suyuna 1 tablet atmak uygundur. Tedaviye her gün yenileyeceğiniz sularla 10 – 30 gün kadar devam etmek gerekmektedir.
Bu ilaç daha çok posta güvercini yetiştiricileri tarafından yarış öncesi hastalıktan korunabilmek ve eğer bir hastalık varsa bunun etkilerini yok edebilmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla daha düşük doz uygulanmaktadır. Bu doz hastalığı tedavi edici değildir. Bu amaçla kullanılan doz, yarış dönemi öncesi 4.5 litre suya 1 – 2 tablet karıştırmak ve 10 – 21 gün süre ile vermektir. Yarış dönemi sonrasında ise koruyucu amaçlı olarak haftada 1 – 2 gün aynı doz tekrarlanabilir.
ATABİRİN TABLET
Quinacrine HCL etken maddeli bir ilaçtır. Güvercinlerde sıtma (plasmodiosis) ve Haemoproteus tedavisinde kullanılmaktadır.
Bu ilaç daha çok posta güvercini yetiştiricileri tarafından yarış öncesi hastalıktan korunabilmek ve eğer bir hastalık varsa bunun etkilerini yok edebilmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla daha düşük doz uygulanmaktadır. Bu doz hastalığı tedavi edici değildir. Bu amaçla kullanılan doz, yarış dönemi öncesi 4.5 litre suya 1.5 – 3 tablet karıştırmak ve 10 – 21 gün süre ile vermektir. Bu doz, 4.5 litre başına 200 mg etken madde içermektedir. Yarış dönemi sonrasında ise koruyucu amaçlı olarak haftada 1 – 2 gün aynı doz tekrarlanabilir.
JEDDS QUİNİE POWDER
Kinin etken maddelidir. Toz halinde olan ilaç kuşların içme sularına karıştırılarak kullanılır. 2 litre suya yarım çay kaşığı kadar karıştırmak uygundur. Tedaviye 10 gün devam edilmelidir. İçme suları her gün taze olarak hazırlanmalıdır. Her çay kaşığı (5 gr) 150 mg kinin bulundurur.
Bu hastalık, malaria ya da sıtma adı ile bildiğimiz hastalığın güvercinlerde görülen türüdür. “Güvercin Sıtması” olarak adlandırabileceğimiz bu hastalığa neden olan mikrop, plasmodiasis (plasmodium) adı verilen tek hücreli bir protozondur. Sınıflamada hayvanlar grubuna dahil olan Protozonlar, basit yapılı mikroskobik canlılardır. Binlerce türü bulunan bu canlılar, insanda ve hayvanlarda çeşitli hastalıklara neden olabilmektedirler.
Güvercin sıtmasının bulaşma ve yayılmasına neden olan en önemli etken sivrisineklerdir. Bu hastalık yaz aylarında hızlı bir şekilde yayılır ve bir çok güvercini etkiler. Yabani güvercin türlerinde oldukça yaygındır. Yapılan bir araştırmaya göre yaz aylarında yabani güvercinlerin % 35’inde bu hastalığa rastlanmıştır.
SİVRİSİNEKLER
Sürekli güvercinlerin üzerinde yaşama eğiliminde olmadıklarından güvercinlerin bir dış paraziti olarak adlandırılmamakla birlikte sivrisinekler, zaman zaman güvercinlerden de kan emmektedirler. Özellikle bazı türleri kuşları ve güvercinleri tercih etme eğilimindedirler. Sivrisinekler, güvercin sıtmasına neden olan başlıca mikrop taşıyıcı canlılardır.
Bataklık alanlar, su birikintileri, dere ve nehir kenarları, gibi sulak alanlar sivrisineklerin üreme ve gelişme alanlarını oluşturur. Dişi sinek buralara larvalarını bırakarak çoğalır. Sivrisinekler kan emerek yaşayan birer canlıdırlar. Ancak sadece dişi sivrisinekler kan emerler. Dişilerin yumurta geliştirebilmeleri için kana ihtiyaçları vardır. Erkek sivrisinekler ise su ya da bitki özsularıyla karınlarını doyururlar.
Dişi sineğin kan emdikten sonra bu kanı sindirme işlemi ortalama üç – dört gün sürer. Bu süre içinde yumurtalar olgunlaşır. Daha sonra kan emme işlemi tekrarlanır. Yumurtalar 3 gün içersinde açılır ve 20 – 22 derece sıcaklıktaki bir su da 15 günlük bir sürenin sonunda erginleşirler. Dişi sivrisineklerin ömrü, yaz aylarında fazla aktiviteden dolayı 2 ay kadardır. Buna karşın kış aylarında 9 ay kadar yaşarlar. Erkek sivrisinekler ise çok daha az ömürlüdürler. Çoğu, çiftleşmeden hemen sonra ölürler.
Sivrisinekler kan emmek için genellikle geceyi beklerler. Kanını emeceği canlıyı bulmasında kısa mesafelerde sıcaklık ve nem gibi uyarılar, gelişmiş duyu organları sayesinde kolayca algılanabilir. Sivrisinek kan emeceği canlının çıplak bir noktasına konar ve kan emmek için özelleşmiş hortumu sayesinde bu işi gerçekleştirir. Ağız parçaları deriyi delebilecek tarzda sokucu bir yapıdadır. Her sokuşta yaraya tükürük akıtılır böylelikle kan emilmese bile hastalık taşıyan mikroplar bulaştırılabilir.
Sivrisinek türleri içersinde, Culidae familyasına dahil olan Anopheles, Culex ve Aedes türleri yaygın olarak gözlenen ve gerek insan ve gerekse hayvanlardan kan emen türlerdir. Bu türler kuşlar ve güvercinlerden de kan emerler. Özellikle Culex pipiens’i adı ile bilinen tür özellikle kuşları tercih etmektedir. Ancak bu türler içinde sadece Anopheles türü üyeleri sıtma mikrobunu taşırlar. Ülkemizde sıtma mikrobu taşıyan Anopheles türleri arasında Anopheles sacharovi ile Anopheles maculipenis en yaygın rastlananlardır. Anopheles türlerini diğer sivrisineklerden ayırt etmenin en kolay yolu bir yere konduğunda duruş şekline bakmaktır. Anopheles türleri kondukları zemine vücutları dar açı yapacak şekilde dururlar. Diğer türlerin vücutları zemine paralel konumdadır. Ayrıca Anopheles türlerinin uzun ayakları, yuvarlaklaşmış pulları ve hafif benekli kanatları bulunur. Bu özelliklere bakarak uzman olmayan birisi bile hastalık taşıyıcısı Anopneles’i diğerlerinden ayırt edebilir.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
En dikkat çekici özellik nöbetler halinde tekrarlayan ateş yükselmesidir. Kuşu etkileyen plasmodium türüne göre ateş süreleri ve tekrarlanma sıklıkları değişebilir. Bu dönemlerde kuş birden durgunlaşır, bir kenara çekilip düşünmeye ve tüy kabartmaya başlar. Nöbet geçtiğinde kısmen düzelmiş gibi bir görüntü sunar ancak genel olarak bir güçsüzlük hali vardır. Uçma isteği azalır, performans tamamen düşer. Hastalık yapıcı mikrop kuşlarımızın kan hücrelerine saldırarak bu hücrelerin bozulmasına neden olur. Kanda alyuvarların içine giren mikrop burada çoğalır ve alyuvarların bozulup patlamasına neden olur. Buna bağlı olarak kuşlarda anemi (kansızlık) gözlenir. Kuşlarımızın diğer bütün hastalıklara karşı direnci azalır ve başka hastalıklar kendini göstermeye başlayabilir. Böyle bir durumda ölümcül sonuçlar doğurabilir. Hastalığın kesin teşhisi kan analizi ile yapılabilir. Tedavi edilmemesi durumunda hastalık kronikleşme eğilimi gösterir ve zamanla böbrekleri tahrip ederek kuşun ölümüne neden olabilir.
HASTALIĞIN TEDAVİSİ VE KULLANILAN İLAÇLAR
İlaçla tedavi edilebilen bir hastalık olmakla birlikte hastalığın teşhisinde gecikilmesi ve tedaviye geç başlanması sonucu tedavisi zor hale gelebilir. Hastalıktan kaçınabilmek için özellikle salmalarınızın içine sivrisineklerin girmesini engellemek gerekmektedir. Uygun gözenekli bir kafes teli kullanılabilir. Kuşlarımızın diğer yabani güvercinlerle ve başka kuşlarla olan temasını engellemek yerinde olur.
Quinie (kinin) etken maddeli ilaçlar hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, Clorquine, Primaquine ve Quinacrine etken maddelerine sahip olan çeşitli ticari isimlerdeki ilaçlardır. Güvercinler için üretilmiş bu etken maddeleri taşıyan ilaçlar yurdumuzda bulunmamaktadır.
Beşeri (insanlar için üretilmiş) ilaçlar ise ticari biçimde eczanelerde satılmamaktadır. Bu tür ilaçlar sadece İl Hıfzıssıhha Müdürlüklerinden temin edilebilmektedir. Yurtdışında bu amaçla üretilmiş ilaçlar arasında en bilinenleri şunlardır.
ARALEN TABLET
Primaquine etken maddelidir. Güvercinlerde sıtma (plasmodiosis) ve Haemoproteus tedavisinde kullanılmaktadır. 1.5 litre içme suyuna 1 tablet atmak uygundur. Tedaviye her gün yenileyeceğiniz sularla 10 – 30 gün kadar devam etmek gerekmektedir.
Bu ilaç daha çok posta güvercini yetiştiricileri tarafından yarış öncesi hastalıktan korunabilmek ve eğer bir hastalık varsa bunun etkilerini yok edebilmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla daha düşük doz uygulanmaktadır. Bu doz hastalığı tedavi edici değildir. Bu amaçla kullanılan doz, yarış dönemi öncesi 4.5 litre suya 1 – 2 tablet karıştırmak ve 10 – 21 gün süre ile vermektir. Yarış dönemi sonrasında ise koruyucu amaçlı olarak haftada 1 – 2 gün aynı doz tekrarlanabilir.
ATABİRİN TABLET
Quinacrine HCL etken maddeli bir ilaçtır. Güvercinlerde sıtma (plasmodiosis) ve Haemoproteus tedavisinde kullanılmaktadır.
Bu ilaç daha çok posta güvercini yetiştiricileri tarafından yarış öncesi hastalıktan korunabilmek ve eğer bir hastalık varsa bunun etkilerini yok edebilmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla daha düşük doz uygulanmaktadır. Bu doz hastalığı tedavi edici değildir. Bu amaçla kullanılan doz, yarış dönemi öncesi 4.5 litre suya 1.5 – 3 tablet karıştırmak ve 10 – 21 gün süre ile vermektir. Bu doz, 4.5 litre başına 200 mg etken madde içermektedir. Yarış dönemi sonrasında ise koruyucu amaçlı olarak haftada 1 – 2 gün aynı doz tekrarlanabilir.
JEDDS QUİNİE POWDER
Kinin etken maddelidir. Toz halinde olan ilaç kuşların içme sularına karıştırılarak kullanılır. 2 litre suya yarım çay kaşığı kadar karıştırmak uygundur. Tedaviye 10 gün devam edilmelidir. İçme suları her gün taze olarak hazırlanmalıdır. Her çay kaşığı (5 gr) 150 mg kinin bulundurur.